Londra-İstanbul
Uzmanlar İstanbul gibi nüfusa sahip bir şehrin ihtiyacı olan metro sistemin uzunluğunun 800 kilometre olduğunu söylüyorlar. Bizimki 10 kilometre. Üstelik zemin araştırması yapan bir delici tarafından bile rahatlıkla "delinebilen" bir metromuz var. Sonra diyorlar ki "Herkes arabasına tek başına biniyor. Toplu taşıma araçlarını kullansalar bu kadar trafik olmaz." En çok Londra'dan örnek verilip "Şehir merkezine giriş için bilmem kaç paund ödüyorlar" denilmesine sinir oluyorum. Londra'daki gibi bir toplu taşıma sistemine sahip miyiz biz? Hayır değiliz. Peki o zaman nasıl karşılaştırıyoruz İstanbul ile Londra'yı? Londra'yı yönetenlerin şunları söylemeye hakkı var; "Değerli Londra halkı. Biz sizin dilediğiniz yeri çabuk ve rahat bir şekilde ulaşabilmeniz için tüm toplu taşıma sistemlerini kurduk. 600 kilometre metromuz var. Otobüslerimizin sayısı yeterli, gidecekleri yerlere vaktinde gidiyorlar ve hepsi yeni. Arabalarınızı park edip metroya binebileceğiniz otoparklar yaptık. Buralarda araçlarınızı güven içinde bırakabilirsiniz. Tüm bu imkanlara rağmen şehir merkezine kendi arabanızla girmek istiyorsanız o zaman bir ücret ödemek zorundasınız." Bu gerekçeler ve sunulan imkanlar karşısında kim ne diyebilir ki? Sonra bizimkiler "Bakın Londra halkı bu uygulamayı nasıl da kabul ediyor" diyorlar. İki şehri bir tutabilmek, aynı uygulamanın İstanbul'da da yapılabileceğini söyleyebilmek için ya zeka problemine sahip olmanız lazım ya da başka niyetleriniz olması...