Moral oldu
Bir gece önce Düzce Fenerbahçeliler Derneği'nin davetlisiydim. Sabaha karşı İstanbul'a geldim. Dün de Türk Telekom'la yapılan basket maçını seyrettikten sonra uçakla Antalya'ya maça yetiştim. Yani anlatmak istediğim bayağı yorgundum. Den Hagg karşısındaki Fenerbahçe'yi seyretme umudum vardı, bu umut yorgunluğumu alır diye düşünüyordum ama umduğum olmadı. Özellikle ilk 45 dakikada neredeyse koltuğumda uyuya kalacaktım. Koskoca bir devrede Fenerbahçe'nin direkten dönen bir topu, kendi kalesinde de yaşadığı bir tehlikeyi de Volkan'ın kurtarışıyla bertaraf edişini seyrettik. İşte hepsi o kadar. Ama 2. devre maç biraz daha canlandı. Haliyle bizim de gözlerimiz açılmaya başladı. Her iki takımda net pozisyonlar üretti. Alman takımının direkten dönen topu onlar adına büyük talihsizlikti ama Deniz'in, Tuncay'ın frikiğinde kaleciden dönen topu boş kaleye atamaması herhalde talihsizlik değildi. Fenerbahçe orta sahada bir türlü baskıyı kuramadı. Bunda en büyük etken Tümer ve Appiah'ın iyi günlerinde olmayışıydı. Appiah kaç tane pas hatası yaptı sayamadım. Kırmızı-Beyazlılar'a verdiği topların yarısını Sarı-Lacivertliler'e verebilmiş olsaydı skor çoktan değişebilirdi. Tuncay her zamanki gibi yine diriydi ama istediklerini yapamadı. Ben Deivid'e çok yüklenildiğine inanıyorum. İyi niyetle pozisyonlara giriyor ama bir şansızlığı var, onu kırması gerekiyor. F.Bahçe, Semih ve Mehmet Yozgatlı'nın oyuna girmesinden sonra sahaya ağırlığını koydu. Her zaman söylüyorum, yine tekrarlıyorum. Zico, bu Mehmet Yozgatlı'yı ne yapıp edip 11'de düşünmeli. Bu tür maçlarda skor önemli değil ama yine de penaltılarla da olsa alınan kupa ve paralar her halde büyük moral kaynağı olacaktır.