Tekstilde er meydanıyız, gelen yabancının yarısı geri döner'
Türkiye'ye son dönemde gelen yabancı markaların yarısının 5 yıl sonra kalmayacağını söyleyen Abdullah Kiğılı, "Burası 'er meydanı', tutunmak kolay değil" dedi. Futbol ve siyaset kapısını 3-4 yıllığına kapatıp işlerine odaklanan Kiğılı, mağaza sayısını 92'den 150'ye çıkarmayı planlıyor.
Türk tekstil sektörünün duayeni, Kiğılı markasının kurucusu Abdullah Kiğılı, Türkiye'nin dünyanın 'er meydanı' olduğunu belirterek, "Türkiye'de tutunmak hiç kolay değil. Burada başarılı olan her marka dünyada tutunabilir. Türkiye'ye gelen yabancı markaların sadece yüzde 25-30'u tutunabildi. Son dönemde gelenlerin yarısı 5 yıl sonra kalmayacak" dedi. Yabancı erkek ve jean giyim markalarının Türk markalarıyla yarışamayacağını kaydeden Kiğılı, kadın ve çocuk giyiminde ise Türk markalarının yabancılar karşısında şansının az olduğunu ifade etti. Futbol ve siyaset kapısını 3-4 yıllığına kapattığını anlatan Kiğılı, "Çok zaman ve para kaybettim. Şimdi işimin başındayım. O yüzden bu kadar hızlı büyüyoruz" dedi. Mesleğinde 45'inci yılını tamamlayan ve geçen yılın sonunda 'ömür boyu başarı' ödülünü kazanan Kiğılı ile, yeni açtığı Lojistik Merkezi'nde hedeflerini ve Türk tekstil sektörünün geleceğini konuştuk.
SEKTÖR 25 YILDA VAR OLDU * Türk hazır giyim sektörünün gelişimini anlatır mısınız? Artık Türkiye'de 10 yıl önceki durum yok. 20 yıl önce böyle bir sektör yoktu. Rahmetli Turgut Özal ile başlayan bir süreç bu. 1982 yılında giyim sanayisinin tüm bir yılda ihracatı 150 milyon dolardı. Bugün 20 milyar dolar civarında. Olmayan bir sektör 25 yılda var oldu ve 50 yıllık bir mesafe kaydetti. Önceden yurtdışında fuarlarda Türk şirketi olarak kimse yüzümüze bakmazdı. O köprülerin altından çok sular aktı. En muteber müşteriler sınıfına girdik. Yabancılar bize mal satmak için büyük uğraş veriyor. İnanın haftanın 3 günü Alman, Fransız, İtalyan, Kore ve Uzak Doğu'dan günde 1-2 yabancı mal satmak için kapımıza geliyor. Bugün giyim sanayiinde en önemli şey genç nüfus. Türkiye, genç ve giderek artan eğitimli nüfusu ile çok büyük bir pazar.
* Dünyada hazır giyimde rekabet çok arttı. Bu sizi korkutmuyor mu? Rakiplerimizin artması lehimize. Rakiplerin olmadığı bir yerde tüm meydan yerli firmalara kalırsa o zaman sistemde sakatlık var demektir. Ayrıca zannediliyor ki her gelen yabancı burada başarılı oluyor. Hayır. Şu ana kadar gelen yabancıların sadece yüzde 25-30'u burada tutunabildi. Geri kalan yabancıların da 5 yılda yarısı gitmiş olur. Türkiye'de iş yapmak kolay değil. Herkes diyor ki "Dünya markası olmak istiyorum". Önce Türkiye'de dünya markası olmak lazım. Burada başarılı olan her marka, yurtdışında nereye giderse gitsin muvaffak olur.
* Dünyanın önde gelen markaları geliyor, sizce onların Türkiye'de başarı şansı yok mu? Türkiye şartlarına ayak uydurmak öyle kolay değil. Geniş bir yelpazede yayılmış, büyük bir bölge. Her bölgenin ayrı bir mozaiği var. Burası büyük bir er meydanı. Bugün Hugo Boss, dünyanın en büyük erkek takım elbise üreticisi. Türkiye'de kaç kişi biliyor? GELSİNLER, YÖNETSİNLER * Yabancı markalara öncelik tanınıyor. Sizden daha avantajlı olmaları rahatsız etmiyor mu? Avrupa'nın 2-3'üncü sınıf markaları geliyor. Bizden daha avantajlılar ama onların işi daha zor. 46 yıldır bu işteyim. Şu ana kadar 10 ekonomik kriz gördüm. Bunlardan sıyrılabilmek, ayakta kalabilmek kolay değil. Avrupa'nın en tanınmış şirketlerinin başındaki insanlar, CEO'lar gelip konferanslar veriyor. Gelsinler, 6 ay, 1 yıl burada şirketlerin başında dursunlar da, bir bakalım, boy ölçülerini görelim.
* Avrupa bizi tüketim mi yoksa üretim pazarı olarak mı görüyor? Dünyanın her yerinden buraya yatırıma geliyorlar. Ancak gelenlerin çoğunluğu bizi tüketim pazarı olarak görüyor. Hepsiyle başa baş, dişe diş rekabet edebilecek gücümüz var. Özellikle yabancı erkek ve jean giyim markalarının işi çok zor. Hangi dünya markası gelirse gelsin, 'vız gelir, tırıs gider'. Çünkü bu alanda Türkiye'de çok güçlü firmalar var. Ancak kadın giyim firmalarına çok ciddi rahatsızlık vermeye başladılar. Çünkü bu alanda son derece zayıfız. Hem markamız az, hem de çok hızlı değişen bir moda anlayışı var. Gelen yabancı markalar her 10-15 günde bir yeni koleksiyon çıkarıyor. Çocuk giyiminde de firmalarımız az. Dolayısıyla gelen yabancıların bu 2 alanda başarılı olma şansı var.
* Birkaç yıl önce krizler nedeniyle erkek giyim modasının oluşturulamadığını söylemiştiniz. Bu birkaç yılda mı değişti? Bunu 3 yıl önce söylemiştim. Bugün aynı lafı söyleyemiyorum. Çünkü artık 20'ye yakın erkek giyim firması var. Bu çoğalmayı da anlamak mümkün değil. Türkiye'de erkekler, aile bireyleri arasında kendini en son düşünen kişi durumundadır. Erkek giyimi hızlı bir adet satışı olan sektör değil. Ama her geçen gün erkek giyim firmaları artıyor. Niye? Bilmiyorum. Kolay geliyor galiba. 3 tane kadın ceketi dikeceğiniz zamanda, 1 erkek ceketi dikersiniz.
* Kiğılı, dünyada kendini ne kadar duyurabildi? Geçen haftalarda Bakü'de ilk şubemizi açtık. Kazakistan'da temaslarımız sürüyor. Rusya ve Ukrayna'da mağaza açmayı hedefliyoruz. Acele etmiyor, sağlam adımlarla ilerliyoruz. Gidip kendimiz açmıyoruz. O ülkeyi bilen, ülkede tanınan bir partnerimiz ve iş ortağımızla açıyoruz.
* Türkiye'de kaç mağazaya ulaşmayı hedefliyorsunuz? 92 olan mağaza sayımızı 3-4 yılda 150'ye çıkarmak istiyoruz. 36 ilde mağazamız var. Hedefimiz en az 50 ilde olmak. Bayilik vermiyoruz. Üretimin yüzde 25'ini Yenibosna'daki fabrikamızda yapıyoruz. Yüzde 75'ini tedarikçilerimiz sağlıyor. 2 binin üzerinde tedarikçimizle birlikte toplam 3 bin kişiye iş imkanı sağlıyoruz.
30 MİLYON $'LIK YATIRIM * Yeni mağazalar için yatırım hedefiniz nedir? Cebimizde paramız olduğu sürece yatırımlara devam edeceğiz. Çünkü krediyle çalışmıyoruz. Türk ekonomisi için önem taşıyan 3 sihirli kelimenin (yatırım, üretim, istihdam) içerisinde biz de üzerimize düşeni yapmak istiyoruz. 3-4 yılda yaklaşık 30 milyon dolarlık yatırım hedefliyoruz. Öncelik kendi ülkeme. Kendi insanıma iş vermem lazım. Milliyetçi biriyim.
* Yıllık satış adetleriniz nedir? 200 bin adet takım elbise, 500 bin adet gömlek satıyoruz.
* Kadın giyimine yönelmeyi düşünüyor musunuz? Çok talep var. Artık benden sonrakiler yapar. Şu ana kadar saat ve kolonya yaptık. Parfüm sırada. Belki yakında havlu, tıraş sabunu, losyon olabilir.
* Bu yıl iki büyük seçim var. Türkiye ekonomisinin bu süreçten nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz? Türkiye'nin geleceğini çok iyi görüyorum. Yeter ki 3 partili koalisyon dönemlerini tekrar yaşamayalım. Kim gelirse gelsin ama tek gelsin. Önemli olan hızlı karar verebilmek.
* Sporun birçok farklı branşında yöneticilik yaptınız. ANAP'la siyasete girdiniz. Neden bıraktınız, tekrar düşünüyor musunuz? Futbol merakımı şimdilik askıya aldım. 3-4 yıl daha hiçbir şeyle ilgilenmek istemiyorum. Yaklaşık 30 yıl futbol, güreş ve kayakla uğraştım. Tekstil sektöründe de önemli görevlerde bulundum. Hepsiyle zaman ve para kaybettim. 6 yıldır kendi işimin başındayım. O nedenle şirket bu kadar gelişti. Büyümemiz hızlandı. 5-6 yıl siyaset yaptım. Bunlar vatan borcuydu. Bugün üstüne para verseniz vazife almam. 3-4 yıl daha kendi işimin başındayım. Artık en büyük hobim Fenerbahçe'nin maçlarına gitmek oldu.
EN MUTLU GÜNÜM * Perakende Konferansı'nda notlarınıza 51 bin YTL fiyat verildi. Ne hissettiniz? Zürih'teki bir seminerde tuttuğum notlardı. Suat Soysal bunu açık artırmaya koymak istedi. 'Para etmez' dedim. Arkadaşlarımın beni ne kadar çok sevdiği ortaya çıktı. Kendim almaya kalktım, vermediler. Arkadaşlarım aldı. En mutlu günlerinden birini yaşadım.
Servisi 
