Naylon açıklamalar
Seminerlerle futbolumuza yeni pencereler açılıyor. Ne çok laf, ne az gerçek. MustafaDenizli konuştu, dinledim. İran'daki spor gazetelerinin çok olmasından bizleri haberdar etti, memnun kaldık. Peki ya bizim ülkemizde MustafaDenizli'nin yarattığı tahribat! Onu kendisine iade etsek, ayıp olur mu? Mili takıma seçilen futbolcuların hal ve gidişinin pekiyi olması gerektiğini sormuştum bir dönem. "Burasıokuldeğil,bendeahlakbekçisideğilim" demişti. Sonraki dönemde, milli takımdaki futbolcuların durumunu hep birlikte izledik. Yaratılan zorba düzeni de... Sistemi besleyen gerçekleri sorsak, Denizli ne cevap verir acaba? Hiç günahlarını boşaltan birini görmedim zaten. FatihTerim'i de izledik. Yabancı sınırlamasına karşı çıkmayan yerli hocamızı. Bugün Türkiye'ye egemen olan şiddetin mimarlarından biri, hatalarının dökümünü niye yapmaz. Liverpo-lArsenal maçını izledik. Yorumcu 6 gol yiyen bir takımın taraftarını örnek gösterdi hep. Oysa orada en anlamlı iki örnek duruyordu. İki takımın teknik patronları. FatihTerim'in asla göstermediği bir zarafetin iki temsilcisi. Toplumun önündeki insanlar, herkesin örnek aldığı kişiliklerdir. Hayali sorunları dile getirmekle, gerçeklerin üzerini örtmekle, seminerlerde Türk futbolu aydınlığa kavuşamaz. Önce herkes kendini silkelesin. Ne olursa olsun başarıya endeksli bir sistem yaratıp, tribünleri, futbolcuları yangına körükle giden elemanlar olarak yetiştirenler, günahlarından arınmanın seminerini düzenlesin. En gerçekçi ve yiğit mesajlarını göndersinler. Yoksa çürüyen futbolu, naylon açıklamalar kurtara maz.