Tek sabıkam
Mutluluk ansiklopedisinde bizim de çocukluk fotoğraflarımız vardı. O zamanlar günlüğünü tutardım gülüşlerimin. Sesimde asi kuşlar kanat çırpardı. Ardı arkası kesilmezdi haylaz düşlerimin. Kendimden başkasına küskün olmazdım geceleri. Kafam attığı zaman yıldızların altında uyumayı seçerdim. Ateş böcekleri Portofino'yu çalardı bana. Külkedisi'ni mahallenin kızlarından seçerdim.
***
Her mevsimin başlangıcında saati sorardım gelip geçene. İnsanlar sevgi doluydu o günlerde. Yılan bile dokunmazdı su içene. İlkokulda ceza değil ödül bellemiştim, tek ayak üzerinde durmayı. Kumrulardan öğrenmiştim, garibanlara sofra kurmayı. Sonunda masallarıma kilit uydurdu büyükler. Mutluluk coğrafyamı mahallenin muhtarı gasp etti. Çizgi romanların kötü adamlarıydı onlar. Bayramlarda göğüslerine karanfil takmaları bile bizlere nispetti.
***
Analarımız, kesekağıdının içindeki üzümü çeşmede yıkardı. Sigarasını yakarken, elini yakardı dudak tiryakileri. Yemekten sonra herkes kapının önüne çıkardı. Belediyeciler, o zamanlar da layıkıyla yapardı görevini. Kara kışın ortasında, gecekonduları acımasızca yıkardı.
***
Ben, suyun dibinde bile ateş yaktım, inanmayan mahalledeki çocuklara sorsun. İhtilalimi kendim yaptım bir gece yarısı. Askerlerim silahsız, eylemlerim kansızdı. Elimdeki çiçeklere inat, yollarıma mayın döşedi politik diktatörler. Hepsi de Allahsız, hepsi de vicdansızdı.
***
Artık kendime sığmıyorum, yalanım yok. Tükendikçe bitmiyorum. Kelimelerimi kan emici sülüklerin yüzüne çarpıyorum, tokat yerine. Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum.
***
Hayatta tek sabıkamı aşkta yedim, beni günahsız yere astılar. Katilimi bulamadı yargıçlar. Suçlular sırra kadem bastılar!