Gittim, gördüm, gurur duydum
Yılbaşı davetleri birer birer veriliyor. Yıl sonuna yaklaşırken bazen günde beş davet aldığımız bile oluyor. Yeni yıla şimdiden kutlaya kutlaya giriyoruz. İşte davet edildiğim bu balolardan birine geçen akşam gittim; 1907 Fenerbahçeliler Derneği'nin yeni yıl balosuna. Gece Faruk Ilgaz Tesisleri'nde gerçekleşti. 'Balo' kelimesini duyunca uzun bir sarı dore tuvalet giyerek teşrif ettim. Şıklık olsun, gecenin anlamına uysun diye de lacivert tüylü bir atkı taktım. FB TV'nin kamerasının ışığından geçerek salona girdim. Bir de ne göreyim, hanımlar koyu renk ağırlıklı giyinmiş. Üstelik ben dernek üyesi de değilim, takım da tutmuyorum. Şöyle köşede bir yerde durayım da dikkat çekmeyeyim. Ama ne mümkün, her gören "Ece, geceyi sen mi sunuyorsun?" diye soruyor. Özel törenlerde sunuculuk yapınca, dernekle ilgim olmadığını bilen tanıdıklar, tabii bu soruyu yöneltiyor. Kısa bir kokteylin ardından yemek salonuna geçildi. Protokol masaları göze çarpsa da gecenin ilerleyen saatlerinde herkes birbirinin masasına uğrayıp oturdu. Bir masada derneğin kurucusu Mustafa Koç ve eşi Caroline Koç, hemen yan masada Fenerbahçe Spor Klubü Başkanı Aziz Yıldırım, Ali Koç ve eşleri. Diğerlerinde yönetim kurulu üyeleri ve 1907 üyeleri. Masalarda Fenerbahçe bayrakları, Fenerbahçe forması şeklinde yemek mönüsü. İki dev ekranda maçlardan, kupalardan görüntüler... Formalı ponpon kızların dansından sonra, dünyaca ünlü Rus sanatçı Evgeni Sverdlov'un kumdan Fenerbahçe temalı muhteşem şovu. Kanarya figürü yapıyor, alkış, Fenerbahçe logosu yapıyor, yine alkış, 'Viva Alex' yazıp futbolcu çiziyor, yine büyük bir alkış. İçi çikolatalı olan 100.yıl pastasını Mustafa Koç, Ali Koç, Aziz Yıldırım, Emin Cankurtaran ve Yüksel Günay kesiyor. Vee sahneye beyefendiyle tanınan Erol Evgin çıkıyor. "Birtanem..." şarkısıyla başlayıp, kendisi Galatasaraylı olmasına rağmen, Fenerbahçe marşıyla devam ediyor. Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinde futbol tutkusunun başka hiç bir tutkuya benzemediğine bir kez daha gözlerimle şahit oldum. Futbol, normal hayatta belki de görüşmeyecek insanları birbirine bağlıyor. Futbolun bu bağlayıcı özelliği, barış içinde olursa, bence en güzel yanlarından biri...