Eskiye dönüş
Aşağıdaki konu, halkla ve emekçi kitlelerle ilgisi olmayan yazar ve gazeteci tayfasını ilgilendirmemektedir. Okumasalar da olur.
***
Kapitalizmin en azgın ve vahşi dönemlerinde serflikten proleterliğe dönüşen ameleler, günde ortalama 18 saat beygir gibi çalışıyorlardı. Angaryalar hariç... Hiçbir sosyal ve ekonomik özgürlükleri yoktu. Avrupa sermayesi, sömürgelerin de tüketilmesiyle bu şekilde birikti. Sonra sendikalar çıktı ortaya. Kanlı çatışmalar ve boğazlaşmalar sonunda, işçi sınıfı bugünkü durumuna geldi. En fazla çalışan günde 8 saat çalışıyor. Üstüne, mesai parası alıyor.
***
Türkiye'de asgariücretkomisyonu yılbaşında toplanacak. Halen net380lira olan asgari ücretin kaça çıkacağı belirlenecek. Devletin istatistik kurumu, 1 işçinin günde 8 saat çalışması için alması gereken kalori ile piyasa fiyatlarını çarpıyor, bölüyor, üzerine kira, vesair giderleri ekliyor ve diyor ki: - Günde 18.5lira kazanması gerekir. Bu da ayda 560lira yapar. Net asgari ücret bu kadar olmalıdır. Eyvallah!..
***
Diyelim asgari ücret komisyonu, TİK'i dinledi ve yılbaşından itibaren asgari ücreti 560liraolarak belirledi. Bitti mi iş? HHH
***
Karısı ne yiyecek, içecek asgari ücretlinin? Efendim karısı da çalışsın, evde oturmasın, tamam. Peki, çocukları nasıl beslenecek? Çocukları olmasın! O olamaz işte. Anayasal insan haklarına göre, bir yurttaşın evlenme, yuva kurma ve çocuk sahibi olma haklarını hiçbir surette engelleyemezsiniz. O zaman çözüm nedir? Bu hükümetler ve bu Ankara vaziyetleri asgari ücreti artıramayacağına göre, çözüm şudur: Türk işçisi, 18. Yüzyıl'a dönmeli, ve günde en az 18 saat çalışmalıdır. Karı koca 18'er saat çalışabilirlerse, 2 çocuğa bakabilirler. Çocuk yapmaya vakit ve takatleri kalırsa...