Şeytanın bacağı kırıldı
Fenerbahçe kendisine beraberlik yettiği için temkinli başlarken Frankfurt'un gruptan çıkmak için tek hedefi galibiyetti. O yüzden biraz daha baskılı başlayan taraf oldu. Doğru dürüst pozisyonlar bulunmazken maçın başlarında Önder-Lugano anlaşmazlığından Japon futbolcu Takahara'nın attığı gole engel olamadık. Fakat şunu söylemek gerekir ki o golden sonra Fenerbahçe belki de sezonun en iyi topunu oynamaya başladı. Tuncay'ın direkten dönen topu bir kenara, kaçan goller bir kenara. Alman takımı kalemize hiç gelemeden ilk 45 dakika 1-0 mağlubiyetimizle sonuçlandı. Fakat oynanan oyun ortadaydı ve tribündeki 50 bine yakın taraftar da Fenerbahçe'nin ikinci 45 dakikada işi çözeceğine yürekten inanıyorlardı. Ama yine yenilen tahilsiz bir golden sonra 2-0 geriye düşüldü ve o birkaç dakikada takım oyundan koptu. Kendine gelmesi için bir gol gerekiyordu. O da Tuncay'la bulundu. Alex bu senenin en iyi en iştahlı topunu oynarken, arkadaşlarını bolca pozisyona soktu. Pozisyonlar bulundu ama Fenerbahçe Avrupa'daki makus talihini bir türlü yenemedi. Zico, skor 2-0 iken Deniz- Mehmet Yozgatlı değişikliğini yaparken ne düşündü bilemiyorum. Fenerbahçe'ye o anda forvet gerekiyordu. Tek adamla hücum eden rakibe karşı savunmadan bir adam çıkartmak daha mantıklıydı. İlerideki dakikalarda bu değişiklikleri Semih ve Deivid'i alarak gerçekleştirdi ama bunları daha önce yapması gerekiyordu. Neticede Fenerbahçe hakettiği sonuçla Kadıköy'den çıktı ve 100. Yılı'nda bir de Avrupa'da şampiyonluk yaşatmak için yoluna devam ediyor.