Dul kadın (3)
İster kabul edin, ister etmeyin. Kadın, bir şeyi yargıladığı zaman daha acımasız olabiliyor. Ve daha önyargılı. Erkeğin kulağına karsuyunu kaçıranlar da, yine bu kadınlar. Bir kadının korkusununadı; asla bir erkek değildir. O kadını korkutan başka bir kadının varlığıdır. Sonuçta kadın; özünde yine kadındır. Erkeği baştan çıkarabilir. Bu nedenle evli kadınlar, kocalarını, dul kalmış ya da boşanmış kadın arkadaşlarından hep uzak tuttular. Şimdi tarafsızca (elbette) eşinden boşanmış bir kadının yaşadıklarını yorumsuz size aktarıyorum. Kararı siz verin. Bakın bakalım. Kimhaklı,kimhaksız? Kadın anlatıyor: "Doktorum. Eşimle boşandık. 9 yaşında da bir oğlum var. Aklım başıma boşandıktan sonra geldi. Meğerse insanlar ne kadarda ikiyüzlüymüş. Şimdi herkesten nefret ediyorum. Sakın yanlış anlamayın. Nefret ettiğim sizerkekler değilsiniz. Dostbildiğimkadınlar... Bir zamanlar birbirimizin evinden çıkmadığımız, evli bayan arkadaşlarımdan söz ediyorum. Ne kadar da aptalmışım! Evliyken gerçek yüzlerini hiç mi hiç görememişim. Yanımda kocam varken sorun yoktu. Ama ya şimdi? Şimdi hepsi beni potansiyelbirfahişe olarak görüyor. Neymiş efendim? Kocalarını baştan çıkarabilirmişim! Arkamdan yazmadıkları senaryolar kalmamış. İlk günlerde ne olduğuna anlam verememiştim zaten. Ne zaman 'size gelmek istiyorum' desem, hepsinin o gün bir işi çıkıyordu. Böyle böyle evlerine artık gidemez olmuştum. Arada bir de olsa dışarıda buluşuyorduk. Her buluşmamızda masada, daha önce hiç görmediğimbirerkek oluyordu. Benim bu erkek ile bir şeyler paylaşmam gerektiğini düşünüyorlardı. Bu paylaşmanın ne anlama geldiğini anlamışsınızdır siz! Kimse bana gerçekten neistediğimi hiç sormadı. Geçmişte, yani evliyken, eve gecenin bir yarısında geldiğim çok olmuştu. Şimdi gelemiyorum. Konukomşu laf etmesin diye. Hani artık evli bir kadın değilim ya. 40 yıl düşünsem hiç aklıma gelmezdi. Neyi mi? Kendi arkadaşlarım tarafından bu muameleye tabi tutulacağımı. Şu anda hiçbiri ile görüşmüyorum. Bana karşı samimi davranmadılar. Hakkımda böyle düşünceleri olduklarını da, çok sonra başka birinden öğrendim. Hem de, o arkadaşlarımdan birinin kocasından. Bir gün beni hastanede ziyaret etti ve dedi ki: "Artık karım da dahil kimse ile görüşmesen iyi olur. Hakkında ileri geri konuşup duruyorlar. Ve bu durum beni bir arkadaşın olarak rahatsız ediyor. Şayet bir şeye ihtiyacın olursa telefonum var sende." "Ne diyorsun sen?" bile diyemedim. Günlerce ağladım. Eskiden hep siz erkekleri suçlardım. Ama galiba size bir özürborcum var. En azından dürüstsünüz. Aklınızdan geçenler gözlerinizden okunabiliyor. Tek istediğiniz yatağaatmak. Ama bu düşünceyi size empoze edenler meğerse evdeki eşlerinizmiş. Ve beni yıkan, erkeklerin bildiğim bu düşüncesi değildi; dost bildiğim kadın arkadaşlarımın düşüncesi oldu."