Gözyaşlarımız Terin aşı tuzu kaldırması, sidiğin toksinleri vücuttan atması ve sümüğün bakterileri hapsetmesi gibi, gözyaşlarının da bir amacı vardır. Bazalgözyaşları gözlerimizi nemli tutar ki, bu hava akımlarının ve havadaki tozların oluşturabileceği zararı önler. Rüzgar ya da kum taneleri (böcekler ya da taşlar) çarptığında gözlerimizde tahrişyaşları oluşur. Hepsinin amacı aynıdır: Gözleri korumak. Yoğun duygu anlarında ise duygusalyaşlar salgılanır. Bazen mutluluktan, bazen de kederden. Duygu gözyaşları, bazal yahut tahriş gözyaşlarından fazlasını içerir. Kurtulmamız gereken streshormonunu dışarı atarlar. Peki stres hormonuna yol açan gözyaşlarının kendisi midir? Bunu bilmiyoruz ama stresle artan bir hormon, ağlamakla da ilgilidir. Prolaktin. Vücuttaki prolaktin seviyeleri, duygusal ağlama miktarıyla doğru orantılıdır. Bir bütün olarak kadınlar erkeklerden daha sık ağlarlar. Bir araştırmaya göre belki dört kat daha sık. Ve ayrıca çok daha fazla prolaktin içerirler. Yüzde 60 fazla. Ağlamakla ilgili bir şey daha var. Duygusal yaşlar diğer türlerde ender görülür ya da hiç görülmez. Ağlayan goriller veya fillerle ilgili kanıtlanmamış hikayeleri saymazsak, insanların dünya üzerinde ağlayabilen tek canlı oldukları ortaya çıkmaktadır. Belki daha gelişmiş duygusal mekanizmalara sahibiz ve duygusal yaşlar güçlü duyguların bir ifadesi olarak ortaya çıkıyor. Ağlamak sizi utandırsa bile, sağlığınıza zarar verecek bir stres seviyesine ulaştığınızı ve dışarı atmak zorunda olduğunuzu gösterir. Dolayısıyla ağlamak utanılacak veya kötü bir şey değildir.