Şehirde yaşıyorsanız bu diziyi okuyun, önleminizi alın...
***
Ömürden ömür çalan şehir...
Büyük şehirlerin derdi de büyük oluyor. Stresli yaşam koşulları başta olmak üzere salgın hastalıklar ve sağlıksız gıdalar, şehir insanının ömründen çalıyor.
Hayat, büyük şehirlerde sanıldığı kadar kolay değil. Özellikle göç alan İstanbul gibi mega kentin derdi de adı gibi büyük oluyor. Trafik başta olmak üzere çevre kirliliği ve yaşamsal önem taşıyan hastalıklar büyük şehirlerde daha fazla boy gösteriyor. İlk bölümünü dün yayımladığımız yazı dizimize, 'çevresel koşullar, trafik ve barınma ile gelen hastalıklar'la devam ediyoruz.
TRAFİK VE PSİKOLOJİ Kentli yaşam ve gelişen ulaşım araçları hayatımızı kolaylaştırırken; beraberinde yeni sorunlar da getirdi. Bunlardan biri de çevre, hava ve gürültü kirliğiyle beraber yollarda sıklaşan ve bir türlü ilerlemeyen araçların ortaya çıkarttığı trafik sorunu. Kentlerde taşıt trafiğinde meydana gelen yoğunluklar her ne kadar sosyal açıdan bireysel olarak gelişme sağlasa da; toplumsal ve ekolojik olarak çevreye etkileri bir hayli fazla. Trafiğin psikolojik açıdan ne tür sonuçlara yol açtığı düşünüldüğünde, insanların araçlarını 'trafikte iletişim biçimi' olarak kullandıkları görülür. Kentli yaşamda eğer kişi psikolojik sorunlarından kurtulma yolu olarak araç kullanmayı seçiyorsa, bu; hem o kişiyi hem de toplumu daha sağlıksız ve çaresiz bir hale dönüştürüyor. Bu nedenle ilköğretim çağından başlayarak tüm eğitim kurumlarında psiko-sosyal önlemlerin alınması ve kişilerin iletişim psikolojisi ve stresle başa çıkma konularında bilinçlendirilmeleri gerekiyor.
ASTIM NÖBETLERİ... Astım, hava yollarının kronik iltihabı ile seyreden nefes darlığı, hışırtılı solunum ve öksürükle görülen bir rahatsızlıktır. Astımda akciğerler her türlü uyarıya karşı (allerjenler, enfeksiyonlar, kokular, sigara dumanı vb.) hassas hale gelir. Şehir yaşamı için tipik olan sigara, aşırı kalabalık, kötü havalandırma, uygunsuz ısınma, rutubet gibi çevresel risk faktörleri astımı şiddetlendirir. Akciğerlere yetersiz hava gittiği için ortaya çıkan nefes darlığı, daralmış hava yollarından kaynaklanan hırıltılı solunum, salgı bezlerinin artan salgısı nedeniyle ortaya çıkan öksürük ve balgam astımın belirtileri olarak görülür.
SAMAN NEZLESİ Kent yaşamı alerjik hastalıkların görülme oranını artırıyor. Çevre kirliliğinin bunda büyük rol oynuyor. Alerjik rinit ya da saman nezlesi, burun içi mukozasının hapşırma ve akıntıyla birlikte şişmesi durumudur. Hastalık herhangi bir yaşta başlayabiliyor. Çoğunlukla kalıtımsaldır. Alerjik riniti olan kimselerde hastalığın yanı sıra sinüs enfeksiyonları, kulakta sıvı birikimi ve burun polipleri de görülür. Alerjiye yol açan diğer bir madde ise 'mold' denen küflerdir. Kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda, bodrum katları ve çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunur. Burun tıkanıklığı, hapşırma nöbetleri, burun akıntısı, burun ve gözlerde kaşıntı, öksürük ve baş ağrısı, damak ve gırtlakta kaşıntı saman nezlesinin belirtileridir. Allerjen madde vücuda girerse, bağışıklık sistemi bir reaksiyon gösterir. Normal şartlar altında yararlı ve doğal bir korumadır bu. Ancak bazı kişilerde bu reaksiyon aşırı boyutlarda olur. Bu kişiler alerjik olarak tanımlanır
GRİP CİDDİYE ALINMALI Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen akut bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, günümüzde kentli nüfusu daha çok etkiliyor. Kalabalık ortamlarda grip virüsü, öksürme ve hapşırma ile solunarak yada yakın temas ile bulaşır ve yaygınlaşır. 18-72 saat sonra belirtiler ortaya çıkar. Nezleden farklı olarak burun akıntısı daha az, hafif boğaz ağrısı kırıklık, ateş, titreme, baş ağrısı ve iştahsızlık olabilir. Özellikle kronik hastalık nedeniyle vücut direnci düşük olanlarda ( kalp, akciğer hastaları, yaşlılar, şeker hastaları gibi kimseler) larenjit, farenjit, otit, zatürre ve beyin iltihabına neden olabilir.
KANSER TEHDİT EDİYOR Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan kanser, sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunu. Kanserin çevresel ve içsel nedenleri bulunuyor. Çevresel nedenler (kimyasal, radyasyon, virüsler gibi) ve içsel nedenler (hormonal, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik nedenler gibi) birlikte veya ardışık olarak hücreleri etkileyerek uzun yıllar içinde kansere yol açabilirler. Erişkinlerde her yıl 100 bin nüfus için 150-300 kişi kansere yakalanır. Ülkemizde her yıl 150 bin kişinin kansere yakalandığı tahmin edilir.
KORUNMA YOLLARI Sigara içmeyerek, beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına dikkat ederek, güneş ışınlarından korunarak kanserden korunmak mümkün. Sigara ve tütünden uzak durun: Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak (farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle sigarayı içmeyerek bu kanserlerden korunabilirsiniz. Sadece sigara içenler değil, pasif sigara içicileri de bu hastalıklara karşı risk altında bulunur. Beslenme ve diyet: Kanserden korunmada beslenme çok önemli. Bitkisel kaynaklı besinlerin fazla tüketilmesi, özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaların sınırlandırılması, bitkisel yağların tercih edilmesi, fiziksel olarak aktif olup, egzersiz yapılması ve ideal ağırlığın korunması, alkol tüketiminin sınırlandırılması kanserden korunmada etkin rol oynuyor. Güneş ışınlarına dikkat: Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle güneş ışınından korunulması ile bu kanserlerin gelişimi engellenebilir.
BELİRTİ VE BULGULARI Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir. Kanser, uzun süren, iyileşmeyen yaralar, dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklikler, beklenmeyen kanama ve akıntılar, meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler, yutma güçlüğü veya hazımsızlık, siğil ve benlerde belirgin değişiklik, uzun süren ses kısıklığı ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu bulgular her zaman kanser demek değildir. Ancak nedenlerinin belirlenmesi için mutlaka bir doktora başvurulması gerekir.