Abdest ve irtica "İrtica" söylemi devam ediyor. Kitaplar satır satır taranıyor; ziyaretler takip ediliyor ve ortaya "korkunçirticaibirdurum" çıkıyor! 11. sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabındaki şu cümleler, Türkiye'nin irticaya teslim olduğunun kanıtlarından biri sayılıyor Milliyet gazetesince: "Abdestalmanıninsansağlığınabirçokkatkısıvar.Abdestalırkensusayesindekandolaşımıhızlanır,alyuvarsayısıçoğalır;solunumhareketlenir;alınanoksijenmiktarıartar.Sinirlersakinleşir,ferahlar,kalbinyükühafifler,tansiyonnormalleşir,dışarıatılankarbondioksitmiktarıfazlalaşır.Boyabdestiileisetümvücutyıkanırveböylecezehirlitoksinlerdentemizlenir.Vücutzindelikkazanır." Diyelim ki, abdestle ilgili bu faydalar tam anlamıyla tıbbi gerçeklere uymuyor. Özendirici mahiyetteki bazı cümleler niçin irtica sayılsın? Kaldı ki, sıcak veya soğuk suyun kan dolaşımını hızlandırdığı, kan dolaşımına bağlı olarak solunumun hareketlendiği ve daha fazla oksijenin hücrelere ulaştığı bence doğru. Yıkanarak vücudun zehirli toksinlerden arındığı, gevşeklik ve uyuşukluğun bertaraf edildiği, vücudun zindelik kazandığı da doğru. Abdeste bağlamadan yıkanmanın faydalarını bu şekilde anlatsanız, irtica olmuyor. Ama, özendirici bir üslûp, nedense kimi çevrelerde dehşetli bir tedirginlik uyandırıyor. Bir baktık, Tarım Bakanı Mehdi Eker'in Fethullah Gülen'i Amerika'da ziyaret etmesi de garip karşılanmış. Aslında bu iddia bazı bürokratlarca yalanlandı ama, gerçek olduğunu varsayalım. Davalarından beraat eden, Türk adaletinden kaçak bir durumu olmayan, birçok çevrede saygı ve sevgi gören Gülen'i ziyaret, neden siyasi skandala dönüştürülmek isteniyor? Acaba amaç, ülkede genel bir tedirginlik yaratıp, siyaseti gene gayritabii mecralara çekmek mi?