Bizim töremizde, yüreğimizde yeri vardır. Evlerden uzak olsun, bir yakınımızın evine ateş düştüğünde, iki elimiz kanda olsa koşar, acıyı paylaşır, başsağlığı dileriz. Bunun bir anlamı vardır.
***
Fakat... Aslan gibi evlatlarını teröre kurban veren aileler açısından bakıldığında... Yıllar ve yıllarca uğraş ile büyütülüp yetiştirilmiş evladın, bir daha geri dönmeyeceği apaçık aşikar iken... Dört kollu ile evin önüne gelmiş iken... Hangi başsağlığı o acıyı hafifletebilecek, hangi başsağlığı devletin bir "jesti" olmak hasebiyle o yuvayı enkaza dönüştüren bombayı tesirsiz hale getirecektir? Hangi anne-baba, kardeş, "Evladımızı kaybettik ama hiç olmazsa devletimiz başsağlığı dilemek büyüklüğünü gösterdi" diye teselli bulacaktır? Lafı uzatmayacağım.
***
Başbakan'ın son günlerde dillendirdiği başsağlığımuhabetine getirmek istiyorum konuyu...
***
Devlet genel olarak teröre karşı yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışıyor. Bu çabalar yeterli değil ki, terör 20 küsur yıldır sürüyor. O halde, biz de dahil bütün insanların, şöyle düşünmeye başlamasını makul karşılamak gerekmiyor mu?
Medyada bazı hokkabazlıklar yapılıyor. PKK, şehit aileleri üzerinden bazı planlar yapmaktaymış! Bırakın bunları arkadaşlar. "Artıkşehitistemiyoruz!" noktasına gelin ve buna gayret gösterin. Bir savaşın bitirilmesini istemek, bir milletin en doğal hakkı değil midir? Ömrümüzün sonuna kadar terörle birlikte mi yaşayacağız? Deli miyiz biz?