Hollanda Adalet Bakanı Piet Hein Donner, ülkesindeki laiklik uygulamasını "Kantarıntopuzukaçtı" diye eleştiriyor. Hatta hoşgörünün ölçüsünü kaçırarak, "Hollanda'dahalkın3'te2'sişeriatyasalarınıisterse,bumümkünolmamalımı?" diye soruyor. Donner'e göre, anayasayı değiştirecek bir çoğunluğun talebinin yerine getirilmesi "demokrasininözü". Bu tespitinde Donner'e katılmamakla birlikte, "Kantarıntopuzukaçtı" demesini memnuniyetle karşıladık. Önce, "3'te2isteseşeriatgelebilir" görüşüne niçin iştirak etmediğimizi açıklayalım: Demokrasilerde çoğunluğun iradesi geçerlidir ama, azınlığın haklarına da tecavüz edilmemeli. Oysa Kur'an hükümlerine dayanan bir yönetim tarzının, toplumun tümünü kucaklayamayacağı ortada. Donner'in aşağıdaki sözlerini ise alkışlıyoruz: "Tanrı'yainanmanıngerikafalılıkolduğunudüşünecekkadarkibirlidavranılıyorHollanda'da...Müslümanlar'aaitdeğerlerevegelenekleresaygıduyup,kabullenmeliyiz.Müslümandinadamlarıbeniziyaretegeldiğinde, 'Haydi gidip bir şeyler içelim' diyemem." Keşke bizim ülkemizdeki bazı köşe yazarları da Donner kadar sağduyu ile hareket edebilse. Ama baksanıza, Yargıtay Başkanı Osman Arslan'ın "Laikliğinaçıktanımıyapılmamıştır" sözleri için, Oktay Ekşi, "Bucümleninaçtığıkılıçyarasıhalâoradaduruyor" diye yazmakta. (Hürriyet-13 Eylül 2006) "KılıçYarasıGibi" Ahmet Altan'ın bir kitabı. Kitap, tarihi arka plana sahip olmakla birlikte, Mehpare adında son derece güzel bir kadına duyulan aşkı anlatılıyor. "Kılıçyarasıgibi" denilmesinin sebebi, yaranın kolay kolay kapanmaması. Aşk yarasını anladık da, farklı düşüncelerin ve yorumların kılıç yarası olarak nitelendirildiğine demokrasilerde pek rastlamadık. Mamafih, "alaturka" demokraside, böyle davranışlar var. "Çankayakalesinielegeçirmek;demokratikrejimdegedikaçmak" gibi benzetmeler hep yapılıyor. "Kılıçyarası" nı acaba laiklik tarifinde uzlaşma arayanlar mı açıyor, yoksa Jakoben bir anlayışla kendi düşüncelerini ve yorumlarını dayatanlar mı?