Bugün, halihazırda, Anadolu'nun eski payitahtı İstanbul'da, iki göz bir varoş evinde yaşamaya çalışan 5yaşındakierkekçocukBekir için, en talihsiz olan gerçeklik nedir, veya ne olabilir? Pırıl pırıl bakışları ile sevimli mi sevimli, bir miktar hiperaktif olması açısından da herhalde parlak bir zekaya sahip küçükBekir için, en büyük talihsizlik ne olabilir? Varsayalım.
***
Büyüyünce okula gidememek mi? Veya güzel güzel okuyup adam olup, uygun bir iş bulamamak mı? Askere gittiğinde bir kör kurşunla şehit düşmek mi? Veya yetişkinliğinde sıfır kalitede bir kadınla yuva kurup, mutsuz olmak mı? Bir trafik kazasına kurban gitmek mi yoksa? KüçükBekir'in başına gelebilecek muhtemel talihsizlikleri istediğiniz kadar artırabilirsiniz. Ama bunların hiçbiri küçükBekir için bir tehlike arz etmiyor. Çünkü Bekir, zaten enbüyüktehlikenin kucağına düşmüş durumda...
***
Çünkü "yanlışbiranneden" dünyaya gelmiş ama o bunu bilmiyor. Annesi olacak kadın, serserinin biriyle evlenmiş, çocuğunu üvey babanın merhametsizliğine terk etmiş. Küçük Bekir her akşam evde hortumla dayak yiyor. Ertesi sabah da annesi babası tarafından elleri bağlı biçimde evde tek başına bırakılıyor. Akşam yine dayak faslı...
***
Polis, komşuların ihbarı ile yavruyu kurtarıyor ama savcı çocuğu yine annesine veriyor. Yani memesinden süt emdiği canavara... Ertesi gün adalet çocuğu devlete teslim ederek kurtarıyor. Küçük Bekir için talihsizlik nihayet talihe dönüşüyor.