AB sürecinde yapılması gereken ev ödevlerinden birisi de, bağımsız yargıyı temsilen hakimler ve savcıların bir çatı altında sivil bir örgütlenme şeklinde toplanması. Ancak, bu girişim Türkiye genelindeki yargı mensuplarını ikiye bölmüş görünüyor. Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Yar-Sav) adı altında 502 kurucu üye ile örgütlenen hakim ve savcılar ile, Adalet Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında kanuna dayanarak bir birlik kurma hazırlığında olan hakim ve savcılar karşı karşıya geldi. Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun Başkanlığındaki Yar-Sav, bir ay içinde 600'ü bulan üyelerinin her geçen gün arttığı bilgisini verirken "Yargının ve mesleğin sesiyiz" dediği birliğin tamamen sivil bir örgütlenme içinde, evrensel yargının bağımsızlığına ulaşmayı ve mesleğin sorunlarına çözüm arayacak bir baskı grubu olacağının altını çiziyor. Oysa, bakanlığın hazırladığı tasarı ile kurulması amaçlanan Hakimler ve Savcılar Birliği'nin doğal başkanı Adalet Bakanlığı Müsteşarı, görevdeki tüm hakim ve savcılar doğal üyesi ve Yönetim Kurulu üyeleri de bakanlığın neredeyse tüm Genel Müdürleri oluyor. Geçmişte polislerin yaptığı "Pol-Der, Pol-Bir"e benzetilen Yargıyı siyasallaştırma, bölme suçlamalarını şiddetle reddeden Yar-Sav, Dünya Hakimler Birliği'ne üyelik için başvurdu bile. Birliğin etkinliği çok önemli. Dünya Hakimler Birliği'ne 70., Avrupa Hakimler Birliği'ne de 39. üye olmaya hazırlanan Yar-Sav'ın kabulü sonrasında ilginç bir durum ortaya çıkacak. Adalet Bakanlığı devre dışı kalmış gibi olacak ve hakim ve savcılar meslekleriyle ilgili dışarıda Bakanlık aracılığıyla değil, Yar-Sav ile muhatap olacak.