Sınır ötesi harekâtın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği henüz belli değil. Sinyallerini alıyoruz ama, tehdidi ika gücümüz olacak mı, bilemiyoruz. Bu arada, "ABD'yifırçaladık" havasının basılarak, kamuoyunun milliyetçi duygularının okşandığına şahit olduk. 17Temmuz: ABD Büyükelçisi Ross Wilson'a, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu ziyaretinden sonra bir gazeteci sordu: "Türkiye'ninİsrailgibikendisinisavunmakamacıylaIrak'agirmesininasılkarşılıyorsunuz? Bu soruya cevaben ne diyebilir büyükelçi? Kuzey Irak için yeşil ışık yakabilir mi? Aslında, sorunun cevabı önceden belliydi. Wilson, ABD ve Irak'la birlikte hareket edilmesinin daha doğru olacağını belirtti. Ve ABD Büyükelçisi, Irak Büyükelçisi ile derhal Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Kamuoyuna "Fırçaattık" havası verildi. 18Temmuz: Nitekim Tayyip Erdoğan da sert çıktı: "Böylebirşeyinkararınıbüyükelçiveremez." Wilson, PKK'nın sadece Kuzey Irak'ta olmadığını, Türkiye ve Avrupa'da da faaliyet gösterdiğini belirterek, acı gerçeğe parmak bastı: "Türkiye'dekiPKK'nınhakkındangelememiştik."19Temmuz: ABD Büyükelçiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, "yanlışanlama" vurgulanarak, "ElbetteTürkiye'ninkendisinivehalkınısavunmahakkıvezorunluluğuvar" denildi. Türkiye, eğer ABD ile ilişkilere önem veriyorsa Ki veriyor, minikrizin çok kötü yönetildiğini söyleyebiliriz. PKK yüzünden ABD ile hasım haline geldiğimiz gibi, sürekli eleştirdiğimiz İsrail'e özenir duruma da düştük. Üstelik, iyi komşuluk münasebetlerini yürütmek zorunda olduğumuz Irak'la da aramızda bir güvensizlik ortamı doğdu.