Mukim Tahir ve Kazancı Bedii'nin müptelası olduğumdan, İbrahim Tatlıses ve Nuri Sesigüzel bana hiçbir zaman hitap etmedi. Hepsi de Urfalı olan bu kişilerden Nuri Beyefendi'nin sesini de, tarzını da, filmlerini de hiçbir zaman sevmedim. Yüz binlerce hayranı olması ise, beni hiç ilgilendirmez. Nasıl ki Muharrem Ertaş'ın parçalarını her dinlediğimde gözlerimin dolmasının, Nuri Bey ve hayranlarını ilgilendirmeyebileceği gibi... Sayın Tatlıses'in sesinin her kula nasip olmadığını kabul etmemekse mümkün değil. Ama dediğim gibi; bunlar zevk meselesi. Geçenlerde Tatlıses, atv'deki programında bir dansözü sahneye davet etti. Uğurlarken de, "Bunlara dansöz demeniz hoş değil. Oryantal daha doğru olur" dedi. Ben de erkekler için doğrusunun "dansör", hanımlar için ise "dansöz"ün doğru olduğunu belirttim ve ekledim: "Oryantal, doğuyla ilgili her şey olabilir. Fakat tek başına dans eden kişiyi anlatmaz. Eğer ille de oryantal sözcüğünü kullanmak istiyorsanız, 'oryantal dansöz' demenin sakıncası yok..." İbrahim Tatlıses son programında demiş ki: "Bir yazar böyle yazmış. Hadi be. Ben oryantal diyeceğim..." Aman İbrahim Bey, paşa gönlünüz nasıl isterse öyle deyin. Ben size bir şey söylemedim. Okurlarıma doğrusunu-yanlışını anlattım. Evet, Çukurova'da Oxford yoktu, gidemedim. Ama İstanbul Üniversitesi'ndeki hocalarımız, bize böyle öğrettiler. Bu nedenle konu dilbilim olunca, bildiklerimi aktarmayı görev sayarım. Haa, derseniz ki "Hadi bi türkü söyle de görelim", işte onu yapamam. Bilmediğim şeyi yapacak kadar da oryantal değilim yani.