Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, Müzakere Pozisyon Belgesi'nde, 21 Eylül 2005 tarihli Kıbrıs Deklarasyonu'na atıfta bulunuyor: "Kıbrıs'lailişkilerinnormalleşmemesi,müzakereleriolumsuzetkileyebilir" vurgusu böylece tekrarlanıyor. 35 müzakere başlığı açılıp kapanacak. Her biri için, her ülkenin onayı gerektiğine göre, Kıbrıs Rumlarının elinde zaten 70defa kullanabilecekleri veto imkânı mevcut. Oysa Tayyip Erdoğan, Kofi Annan Planı'nın kabulü yönünde ağırlık koyarken, Kıbrıs'ı, AB gündeminden çıkarmayı planlamıştı. Referandumda Türkler "evet" dedi, Rumlar "hayır" Değerli bir diplomat ve politikacı olan Mehmet Ali Bayar, bu sonuca göre bir oyun planının kurulmadığını söylüyor. Biz "evet" demekle ne kazandık? Kuzey Kıbrıs'ın izolasyonu son buldu mu? Ambargo kalktı mı? Veyahut "hayır" cevabını veren Rumlar ne kaybetti? Etkili bir konumda, Türklere engel çıkarmaya devam etmiyorlar mı?
***
Bugün daha iyi görüyoruz: KıbrısAB'yetamüyesıfatıylakabuledilmedenönce,AnnanPlanı'naonayverip,ikieşitdevlettenoluşanKıbrısCumhuriyetikurulmalıydı. Annan Planı'nın sıralanacak binbir sakıncasına rağmen, AB içinde yer alan Türkler, herhalde 1960'lı ve 1970'li yıllardaki gibi zulme maruz kalmayacaktı. Öte yandan Türklerle Rumlar arasındaki ihtilâf, her adımda Türkiye'nin önünü kesmeyecekti. Biz AnnanPlanı'naKıbrıssorununuhalletmekiçinonayverdik. Kıbrıs sorununu, Türkiye'nin yürüttüğü müzakerelerden ayırmayı, önümüze adım başı çıkarılan bir engeli tasfiye etmeyi istedik. Ama Rum kesiminin bütün Kıbrıs'ı temsilen AB'ye girmesini engelleyemediğimiz için, başta kurduğumuz oyun planı çöktü.
***
Rum kesimi, Bilim ve Teknoloji dosyasında, ilgisiz bir konu başlığı altına, Kıbrıs meselesini sokuşturduğu için, eli güçlü değil bu defa. Ama sözgelimi "Mallarınserbestdolaşımı" gibi bir bölümde Rumların itirazını aşmak kolay olmayacak. Üstelik her konu başlığında "Limanlarıaç...KıbrısRumlarınımeşrutemsilciolaraktanı..." gibi bir ısrarla karşılaşmak, Türk milletinin AB sempatisine de darbe vuracaktır. *Avrupa Birliği, bünyesinde ihtilâf bulunan bir ülkeyi üye yapmamalıydı... yaptı. *Kıbrıs Türklerinin, Annan Planı'na onay vererek, AB çatısı altında Rumlarla birlikte ortak bir devlette yaşama iradesini sergilemesi ödüllendirilmeliydi... ödüllendirilmedi ve izolasyon sürdü. *Kıbrıslı Rumlar, genel seçimlerde Papadopulos'a desteklerini sürdürerek, çözümsüzlükten yana tavırlarını teyit ettiler. Çünkü, uluslararası hukukun ardına sığınarak, Kıbrıslı Türklere Annan Planı'nın da gerisine düşen bir statü verebileceklerini biliyorlardı. Bu durumda AB, uzlaşmaya yanaşmayan Rumlara karşı daha kararlı davranmalıydı... davranmadı.
***
"Bizneredehatayaptık" diye geri dönüp baktığımızda, "Keşke,AKPartihükûmeti,siyasetenelinindahagüçlüolduğu20032004'te,Kıbrıs'ın,AB'yetamüyeliğionaylanmadan,AnnanPlanı'nıilkşekliyleDenktaş'abenimsetip,buihtilâfaköklübirçözümbulabilseydi" diyoruz. Çünkü, Kıbrıs Türklerinin referandumda Annan Planı'nı onaylaması hiçbir sorunu halletmedi. Üstelik, her adımda Rum kartının oynanmasının, Türkiye'de, AB'ye karşı milliyetçi bir damarın güçlenmesine yol açması ihtimali de bir başka endişe kaynağı.