Bülent Ersoy körükten, uçağın kapısına doğru ilerlemektedir. Muhabir yaklaşır. Ersoy, sanki Mütevekkil Alallah'ın dirisini karşısında görmüşçesine şaşırır. "Aaaaaa Ay siz de mi buradaydınız?" gibi bir şeyler söyler. Muhabir, "Biliyor musunuz, Hülya Hanım da aynı uçakta" der. "O da kim" der Ersoy. Burada ayaküstü üçbeş kelime daha ederler. Sonra da içeri girerler. Avşar koltuğuna oturmuştur. Mikrofon bu kez ona uzanır: "BülentHanım'labirlikteuçacaklarını" söyler muhabir. Avşar da "Onunlaküsüm" der. Bu kez kamera, yolcuları terminale götürecek otobüsün ön koltuğunda oturan Ersoy'a zum yapar. O da ne? Avşar koltuğundan fırlayıp, Bülent Hanım'ın kucağına oturuverir. Haber aynen böyle. Siz bir şey anladınız mı? Valla ben de anlamadım.