CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan'ın, "Anayasa'yainanmadıklarını", bu yüzden Cumhurbaşkanı seçildikleri takdirde gerginlik doğacağını ileri sürüyor. Oysa, "gerginlik", onlar Anayasa'ya inanmadıkları için değil, birileri böyle kurguladığı, rejim meselesini sürekli gündemde tuttuğu için doğuyor. Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan'ın, laiklik tarifini, Anayasa'nın2'incimaddesiningerekçesini de göz önüne alarak yaptıklarını biliyoruz. Bence Baykal'ın endişesi samimi değil; daha ziyade bir istismardan söz edebiliriz. CHP'nin, gerekirse, "sine-imilletedönüleceği" sözünü ise, hiç inandırıcı bulmuyorum. Bu konu, çeşitli partiler tarafından, defalarca dile getirilmiş, ama, çok partili siyashayata başladığımız günden bugüne kadar, sine-i millete sadece o tarihte Doğru Yol milletvekili olan MuratSökmenoğlu dönmüştü. Demirel, Özal'ın cumhurbaşkanlığını engellemek için "sine-imilletedöneceklerini" açıklamış, Sökmenoğlu da, Özal Çankaya'ya çıkınca, "Sözverdik" gerekçesiyle milletvekilliğinden istifa etmişti.
***
1946 hileli seçimlerinden sonra, Meclis'te CHP ile Demokrat Parti'nin arasında gerginlik doğmuş, Başbakan Recep Peker'in, Adnan Menderes için "Sesindekötümservepsikopatbirruhunizlerinigördük" demesi, Demokrat Parti Grubu'nun Genel Kurul'u terk etmesine yol açmıştı. O günden sonra, Demokrat Parti milletvekilleri, Meclis'teki toplantılara bir süre katılmadı; basın "sine-imilleteavdetedildiğini" yazmaya başladı. Basında çıkan bu yorumlar iktidarı telâşlandırdı. Cumhurbaşkanı İnönü, Celâl Bayar ile Fuat Köprülü'yü Çankaya'ya davet etti. İnönü, Recep Peker'in özür dileyeceğini söyledi. Nihayet, 14 günlük boykottan sonra, Demokrat Partililer Meclis'e girdiler. "Sine-imillet" sözünü, Kurtuluş Savaşı'nın başında, ordudan istifa ederek, savaşı sade bir vatandaş sıfatıyla sürdüren Atatürk kullanmıştı. Demokrat Parti'nin bir süre Meclis'i boykot etmesi, o günleri akla getirmiş, "Sine-imilletedönüyorlar" yorumları yapılınca da, CHP derin bir endişeye kapılmıştı. Ama aradan bunca yıl geçtikten ve hiçbir milletvekilinin (Sökmenoğlu hariç) tatlı koltuğunu bırakıp, sinei millete dönmediği görüldükten sonra, bu cümlenin inandırıcılığı kalmadı. Keşke biz yanılsak ve peşinden gidilen ilkeler uğruna insanların koltuklarından vazgeçtiklerini görsek.