Böbreklerin düzenli çalışması hayati önem taşıyor.
1Sıvı ve tuz dengesi Vücudumuzun sıvı ve tuz dengesinin korunması (özellikle de) ayarlanması: Yukarıda bahsettiğimiz kanallara gelen 180 litre süzüntüyü o gün aldığımız sıvı miktarına göre süzer. Az içmişsek çok emerek, fazla sıvı almışsak idrarla fazla atarak ayarlar. Çok su içtiğimizde, karpuz yediğimizde, yaptığınız idrar miktarının arttığını fark etmişsinizdir. Su ile tuz emilimi ve atılımı birlikte gider. Aynı şekilde tuzlu bir şey yediğimizde fazla tuzu, potasyumu, kloru, kalsiyumu (bu listeyi uzatabiliriz) böbreklerimiz bilgisayar gibi çalışarak günlük ihtiyaca göre fazlayı atar, az ise fazla emer. Eğer böbreklerimiz fonksiyonlarını kaybederse yediğimiz tuz, içtiğimiz su atılamaz ve vücudumuzda birikir. Göz kapaklarımız, bacaklarımız şişer, aşırı kilo alırız. Tansiyon yükselir. Daha ilerlerse, akciğerde su birikir. Kalp yetmezliği gelişir.
2 Vücudumuz alınan gıdaları kendine yararlı hale getirirken bir kısmını sindirim sisteminde, bir kısmını da böbrekler yoluyla idrar olarak atar. Bu maddelerin en bilinenleri üre, ürik asit ve kreatinindir. Normal çalışan bir böbrek, her gün oluşan bu zararlı maddeleri atar. Eğer böbreklerimiz fonksiyonlarını kaybederse, bunlar vücutta birikir. Aşırı birikmeleri sonucu bulantı, kusma, halsizlik uyku hali kramplar oluşur.
3 Kan basıncı kontrolü: Kan basıncı, damar duvarımızın elastikiyeti ve vücudumuzdaki su tuz miktarı ile ilgilidir. Tansiyon kontrolündeki çeşitli hormonların gerek üretim gerekse etki yerlerinin başında böbrek dokusu ve damarları gelir. Tansiyonun düzenlenmesinde rol alan hormonlar: Reninanjiotensin- aldosteron, prostoglandinler, atrial natriuretik hormon, antidiuretik hormon, bvadikinin... Böbreklerimiz fonksiyonlarını yitirince gerek bu hormonların eksikliği gerekse su ve tuzun yeterli atılmaması sonucu tansiyon yükselir. Kolay kontrol edilemez. 4 Kan yapımı, kemik iliğinin görevidir. İhtiyaca göre ilik, kan yapar. Ancak ne kadar yapılacağını böbrekler salgıladıkları kan yapıcı hormon aracılığı ile iliğe gönderir. İşte o zaman kan yapılır. Böbrekler yetersizlikten dolayı kan yapıcı hormon salgılamayınca kan yapılmaz. Anemiye bağlı halsizlik, çabuk yorulma, baş ağrısı ve dönmesi çarpıntı gibi yakınmalar görülür.
5 Kemiklerimiz vücudumuzu ayakta tutar ve hareketleri sağlayan temel direklerimizdir. Kemiklerinizin sağlamlığını ve gelişmesini böbreklerimiz sağlar. Kemiklere sert yapısını veren, kalsiyum ve fosfor isimli maddelerdir. Kalsiyum ve fosforun gıdalardan alındıktan sonra bağırsaklarda emilmeleri ihtiyaca göre idrarla atılmalarını veya fazla atılmalarının engellenmesi,kemiğe yerleştirilmesi parathormon ve asıl D vitamini aracılığı ile oluşumu. D vitamini aktif forma dönüşümü sadece böbreklerde olur. Eğer böbreklerimiz yetersiz çalışırsa, vücudumuzda öncelik fosfor birikir. Kalsiyum düşer, sonuçta kemik direncini yitirir, eğilir, bükülür kolay ve çabuk kıvrılır. Kişinin duruşu değişir. Bu yetersizlik, çocukluk çağında oluşursa kemik gelişimi yeterli olmayacağı için boy kısalığı ve gelişme geriliği görülür.
6 Vücudun kimyasal dengesini böbrekler sağlar. Diğer pekçok organımız ancak bu uygun ortamda verimli ve rahat bir şekilde çalışabilir. Vücudumuzun fonksiyonlarının rahatlıkla devam etmesi için ürettiği bazı hormonların etkilerini gösterdikten sonra oluşan zararlı kısımlarını temizlemek, böylece bu hormonların yol açabileceği zararlı etkileri önlemek böbreklerimizin görevleridir. Böbreklerimiz yetersiz çalışırsa vücudun kimyasal dengesi bozulur, pekçok organımız (kalp, akciğer, beyin, vb.) faaliyetlerinin dengeli bir şekilde yerine getiremez. Ayrıca bazı hormonların kanda aşırı birikmesine bağlı olarak yan etkisi görülür.
7 Kullandığımız ilaçlar yararlı etkilerini gösterdikten sonra geride kalan artıkları vücut için zararlı olabilir. Bu nedenle dışarı atılması gerekir. Böbrekler, bu ağır işte karaciğere yardım eder ve zararlı atıklar el birliği ile dışarı atılır.
