Geçmişin bilim ve çözümünden de yararlanmalıyız ama, çağımızın olaylarına biz çözüm koyarız. Bu şekilde, İslam ile modern hayat arasında çatışma değil uzlaşma oluşacaktır....
İslam ile modern hayat arasında, çözümlenmesi gereken derin, geniş ve de çok sayıda sorun bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu konunun bir veya birkaç yazının sınırları içine sığdırılması mümkün değildir. O nedenle biz de İslam ve modern hayat konusunu bir kitap olarak planlıyor ve bu yolda bir dosya açmış bulunuyoruz. Bu yazımızda İslam ve modern hayat konusuna sadece özet olarak bir genel bakış atmak, daha doğrusu konuya şöyle bir değinmek istiyoruz. İnşallah konuyu yakın gelecekte bir kitap olarak okuma imkanına kavuşuruz.
İslam'ın doğuş gerçekleri
İslam ve modern hayat sorunlarını ortaya koyabilmek için bazı kesin gerçekleri temel olarak göz önüne almak gerekir. Şöyle: 1- İslam dini, 7. Asır'ın ilk yarısında doğdu. Şu anda 21. Asır'ın başında yaşıyoruz. Aradan geçen 14 asır içinde köprünün altından o kadar çok su aktı ki, o kadar sel geçti ki, o kadar çok şey değişti ve gelişti ki, bunun listesini çıkartmak bile başlı başına bir sorun. 2- İslamiyet, 7. Asır'daki düzensiz, devletsiz, yoksul, birbiriyle sürekli kavga eden cahiliye Araplar'ı arasında bir güneş gibi doğdu. İnsanlığa medeniyet öğreten Hz. Muhammed'e gelen ilahi vahiylerle oluştu. 3- Bunlar bir gerçektir ama şurası da bir kesin gerçektir; Kur'an-ı Kerim'in ayetleri 23 yılda tamamlandı. O dönemlerde çeşitli olaylar meydana geliyor veya Peygamberimiz'e çeşitli sorular yöneltiliyor, bunun üzerine ayetler iniyor. Yani Kur'an-ı Kerim'in ayetleri genelde o toplumdaki olaylara, sorunlara ışık tutuyor. Onları aydınlatıyor, hidayet yolunu gösteriyor. 4- 7. Asır'ın Arap toplumunun kişisel ve toplumsal sorunları, olayları ve konuları o kadar az ve o kadar sınırlıdır ki, buna rağmen o sorunlar ve olaylar Kur'an ayetlerinin inişine sebep oluyorlar, bir diğer ifade ile o sınırlı olaylar, ayetlerin konusu haline geliyor.
Modern çağın gerçekleri
1- Evet, İslam 7. Asır'da doğdu, şu anda 21. Asır'da yaşıyoruz. O günden bu yana olaylar, sorunlar, bilgi ve bilimler, insan nüfusları, onların sayısız problemleri, binlerce kat artmış, çoğalmış ve her geçen gün de genişlemekte, gelişmektedir. 2- Buna rağmen, 14 asırdan beri haklı olarak yeni ayetler gelmedi. Çünkü Hz. Muhammed son peygamberdir. Peki bu kadar yeni olaylara kimler ve nasıl cevap vereceklerdir? Olayları nasıl çözümleyeceklerdir? İnsanlık her türlü sorununa birtakım çözümler üretiyor. 3- İslam'ın içinde doğduğu Arap toplumu, cahiliye dönemi yaşıyordu. Düzen, devlet, merkezi otorite, hükümet, kanun, nizam, adalet, mahkeme, polis, devlet teşkilatı, ordu, milli birlik gibi şeyleri bilmiyorlardı. Öylesi bir toplum ile günümüzün medeni insanlardan oluşan medeni toplumlarını kıyaslamak uygun mudur? Her iki toplumu aynı yasalarla yönetmek mümkün müdür? Bu iki toplumu aynı vasıfta görmek doğru mudur? İşte, İslam ile modern hayat arasındaki önemli temel sorun noktaları bunlardır. Ancak, hemen ifade edelim ki, sorunlar bunlardan ibaret değildir. Yüzlerce mesele de bunlardan doğacaktır. Her sorunun çözümü vardır. İslam, bütün zaman ve mekanlara hitap eder. Her topluma hidayet rehberi olarak Kur'an-ı Kerim, nurlu yolunu bütün insanlığa sunmaktadır. Burada önemli olan, Kur'an'ı doğru okumak ve doğru anlamaktır. O halde modern hayatla, İslam arasındaki sorunların çözümü konusunda bir özet geçelim: Kur'an, her topluma hitap eder
Yukarıdaki gerçekleri belirttikten sonra şunu ifade edelim ki, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, her asra ve her topluma hitap eder. Dolayısıyla İslam ile modern hayat arasında gerçekte bir çatışma mevcut değildir. Modern hayat ile yanlış İslam anlayışı ve cehalet arasında bir çatışma söz konusudur. Cehaleti bir de bağnazlık ve taassup ile birleştirirseniz, onu da İslam adına dini yorum diye, hatta din diye ortaya sürerseniz, elbette ki o zaman modern hayatla da çatışır, klasik hayatla da savaşır. Şimdi, İslam ile modern hayat arasında uyum ve uzlaşmayı sağlayacak olan bazı İslami gerçekleri açıklayabiliriz: Hidayet rehberi Kur'an...
Öncelikle ifade edelim ki, Kur'an-ı Kerim, insanlık için bir hidayet rehberidir. Kur'an bir tarih, fizik, coğrafya, kanun kitabı değildir. Kur'an, insanlara zulmü yasaklar, çirkinliği yasaklar, adaleti emreder. Allah'a diğer inanç esaslarına inanmayı emreder. Kısacası mutlu bir toplumsal hayatın gerçekleşmesi için, insanları doğruluğa, çalışmaya, hak ve adalete davet eder. Bir diğer ifade ile, Kur'an insanların bütün davranışlarını, işlerini ve düşüncelerini birer kalıba koymaz. Eğer öyle olsa idi, Kur'an 100 cilt olsa bile yine de yeterli olmazdı. Dolayısıyla Yüce Allah, insanları hak ve adalet içinde, doğruluk ve çalışkanlık içinde, yararlı insan olma amacı doğrultusunda hür bırakmıştır. O halde modern hayat içinde de İslam'ın yaşanması mümkündür. Önemli olan özlerdir, amaçlardır, sonuçlardır, şekiller değildir.
Kur'an ayrıntıya girmez
Kur'an-ı Kerim, ferdi ve sosyal hayatın, sayısız olay ve sorunların hiçbirine temas etmediği gibi, ele aldığı konuların da ayrıntılarına girmez. Mesela, Kur'an, adaleti emreder ama adaletin ne olduğunu ve nasıl gerçekleşebileceğini, adaletle ilgili yüzlerce meseleyi ele almaz. O sadece "Adalet icra edin" der. Bunların anlamı şu: Kur'an, değinmediği sayısız konuları, değinip de ayrıntısına girmediği bütün meseleleri, biz insanlara bırakmıştır. Çünkü Allah insanlara akıl ve yetenek vermiş, "Bu konuları kendiniz çözümleyin" demek istemiştir. Konuya bu açıdan baktığımız zaman, "Evet Kur'an-ı Kerim, bütün asırlara ve bütün toplumlara hitap eder" demektir. Ve işin doğrusu da budur.
Eskimiş çözümlere saplanmamalıyız
Kur'an-ı Kerim'in her konuya ele almadığı ve ele aldığı konularında ayrıntılarına girmediği, dolayısıyla binlerce sorunu ve çözümünü her toplumun kendisine, ehliyetli bilim ve yönetim adamlarına bıraktığını bilen ilk asırların Müslümanlar'ı, kendi sorunlarını çözümlemişler, ortaya sayısız yeni hükümler koymuşlardır. Müslümanlık'taki mezhepler, bu gerçeğin somut ifadesidir. Sonraki gelen Müslümanlar'ın sıkıntıları, kendi sorunlarına kendilerince çözüm getirmek yerine, öncekilerin çözümlerini tekralamaktan doğmaktadır. Çünkü, iki farklı toplumun sorunları ve çözümleri uyuşmamaktadır. Biz modern çağda yaşayanların da sorunu aynıdır. Birçok din öncüsü ve onlara uyan halk tabakaları, günümüz olaylarına bin yıl önceki hoca efendilerin görüşlerinde çareler aramakta, orada çare bulamayınca da asrımızı o devre uydurmaya, uymaz ise de suçlamaya çalışmaktadır. Biz, şöyle düşünüyoruz: Evet geçmişin bilim ve çözümünden de yararlanmalıyız ama çağımızın olaylarına biz çözüm koyarız. Böyle yaklaşınca İslam ile modern hayat arasında çatışma değil, uyuşma ve uzlaşma oluşacaktır.
*** Kur'an, insanların bütün işlerini, davranışlarını ve düşüncelerini kalıba koymaz. Aksi halde, Kur'an 100 cilt olsa bile yetmezdi.. *** Yüce Allah, insanları hak ve adalet içinde, doğruluk ve çalışkanlık içinde, yararlı insan olma amacında hür bırakmıştır. *** "Ceza yolu, ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır." (Şura Suresi: 42) *** "Bir Müslüman'ın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır." Hadis-i Şerif