Baş köşeme oturan misafir.. Dünya sonu, felaket deyyus.. Üstelik kanlım.. Anamı babamı yemiş bitirmiş ve de nice can dostumu..
Bay Kanser'in bana misafirliğe gelip, baş köşeye çöreklendiğini duyan, haberdar olan bütün eş dostta sanki işbirliği etmişlercesine aynı kelam: - Sen bunu da yırtarsın.. Mücadele edeceksin.. Dövüşeceksin.. Savaşacaksın.. Vuruşacaksın.. Amman moralini yüksek tut.. Ulan bir Allah'ın kulunun da çıkıp: "Yaşadığın yeter.. Kazık mı kakacaksın? Sankim şimdi yaşadığın hayat mı?" dediği yok.. İyi güzel de.. Moralimizi fevkalade yüksek tutalım da.. Dövüşelim, vuruşalım da, bu Bay Kanser, Zaloğlu Rüstem değil ki alıp palayı, ya da kılıcı önüne dikilelim.. Tamam, Cihan Pehlivanı Kurtdereli Mehmet pehlivan olsa, kıspeti çekip yiğitlenelim karşsında naralanarak.. Allah, ya bana, ya ona diyerek.. Sokakta, orada, burada, barda, pavyonda, sarkan bulaşan bir rezil değil ki Osmanlı tokadını çakasın, ya da Aksaray usulü kafayı koyup kıç üstü oturtasın.. Dünya sonu, felaket deyyus.. Üstelik kanlım.. Kan davalım.. Anamı babamı yemiş bitirmiş ve de nice can dostumu yakınımı.. Efelenmek kolay da sonrası? Rezilliği, sefilliği, pisliği, işkenceci olmasından.. Bay Kanserin icabında çektirdiği işkence küre-i arz üzerindeki bütün işkencecilerden yaman.. O konularda çokca görgü tanıklığım var.. Bizdeki bürokrasiden beter.. Kalbe kurban olayım ben.. Kalp krizine, ya da kalp sektesine.. Hele uykuda oldu mu, yeme de yanında yat.. Biletini anında kesiverir.. Nasılsa "Ölüm asude bir bahar ülkesidir her rind"e.. Kalp dedim de.. Bay Kanserle güya dövüş tutacağız ya, önce antremanlara başladık.. Her bir tarafımız, dört bir yanımız kontrolden geçmekte.. Bir hastaneden öbürüne, bir araştırmadan diğerine.. Beş yıl önce yine Çapa'ya sığınmıştım.. Orada birileri, ilk ağızda "Altı ay ömrü kalmış bunun.. Alkol karaciğeri yiyip bitirmiş" demişler yakınlarıma.. Benim haberim falan yok.. Ula karaciğer tahlilleri, kontrolleri yaptırıyoruz, mis.. Karaciğerimiz yeni doğmuş kuzu ciğeri gibi.. Yanında bir eksiği taze soğan ile kırmızı biber.. Yafu zoruma gitti yani.. Karaciğerden yırt, ağız tarafından sıçılmalara uğra.. Duvarda incir ağacı çıkartan, yumurtaya can veren güzel Allahım'ın işlerine akıl erdirmek zor.. Ve de vakta ki kalbin filmi çekildi, sineması oynatıldı, aha al sana bir başka gariplik.. Müjdeyi kalpçi yeğenim verdi: -Dayı kalbinizin altında su toplamış.. Asıl ameliyata girmeden o suyu almamız gerekiyor.. Hayda! Ula kalpte suyun işi ne? Sonra kendi kafamda faraziyemi yürüttüm.. Bu, su falan hiç olabilemez.. Mümkünü yok.. Beş yıldır Bay Alkolle ilişkiyi kesmişiz ya.. Bay Alkolde numara çok.. Demek ki daha önceden tedarikliymiş.. Kalbin oralarda yedek bir depo çekmiş kendine.. Bizim kendisini hiç aramamamız bundan.. Arada sırada hiç çaktırmadan o gizli yedek depodan kalbe takviye çekmekte.. Yani benim kendi fikrimce.. Aramızdaki aşka bak be.. Yattık Haseki'nin kalp cerrahisine.. (Bütün bu anlattıklarım ve anlatacaklarım hep bin haftalık süre içinde..) Orada söylediler ki, "Heç möhem değel" Göğüste üç dört santim bir yarık açılacak, oradan içeriye hortum sokulacak ve su dışarı çekilecek.. Sankim kıymalı makarna yapar gibi gayet basitinden bir iş.. Oysa oldum şarkı "O sabahı bir de bana sor.." Sabaha değin, hortum içimden çıkana kadar, deli danalar gibi böğürdüm.. Yarım kilo su tahliye ettiler.. Israrla sordum, gerçekten suymuş, alkol değil.. Ve akşama doğru, "Hadi size doyum olmaz artık gidebilirsiniz" dediler.. Ula delireceğim.. Kendi fikrimce ağır bir kalp ameliyatı geçirmişim, bakıma, ihtimama gereksinimim var, onlar "Giy pantolonu papikle" diyorlar.. Yafu benim parmağıma iğne batsa üç gün sızlanır, sokağa çıkmam.. Şimdi başma gelenlere bakın.. Bu kalp operasyonunda, yanarım yanarım göğsümün kıllarına yanarım.. Siz aldırmayın bazılarının söylediklerine, göğsün kıllısı iyidir.. Kalbin suyuna girmeden önce iri yarı bir hastabakıcı geldi yattığım yere.. Elinde bir kalıp en halisinden beyaz sabun.. Bir de kesesi olsa, sanacağım ki, Cağaloğlu hamamının göbek taşndayım, sefa niyetine kese sabun olmaktayım.. Bir an farkına vardım.. "Hoop.. Ağır ol.. Ne oluyor lan?" dememe kalmadan, çift makineyle çalışıp bütün göğsü ayıptır söylemesi bir yerlere kadar pamuk gibi ediverdi kitapsız.. Bıraksam "Hamam otu" muamelesi çekmesi işten değil.. Hafiften KİG-KONG'tum, döndüm Tarkan'a.. Sizler bakmayın böyle işi hafiften alışıma.. Gerçeği sorarsanız çok korkuyorum, çok.. Ödüm gerçekten bokuma karışıyor.. Arada bir ağlamalarım da gelmiyor değil haa?
