Güle güle Bay Alkol.. Hoşgeldin Bay Kanser.. Bay Alkol ben çağırmadan gelip masama oturmazdı, 'Git..' dediğimde giderdi.. Bay Kanser öyle değil.. Pat diye çıkageldi..
İyi ki o zulüm sıcaklarda beş-on gün tatile çıkayım, "Alıp başımı gideyim, yelkovan kuşlarının peşi sıra.." diye düşündüm.. İyi ki.. Taş gibiydim.. Mis gibiydim o sabah.. Gazeteler bir eğlenceli, bir eğlenceli.. Örneğin, iki habere bitmiştim.. Haberin birinde diyordu ki: "İki Türk eşcinsel, Hollanda'ya sığındı.. 15 bini aşkın eşcinselin katıldığı Uluslararası Eşcinsel Oyunları'nda, Türkiye'den gelen iki eşcinsel Hollanda'dan sığınma talebinde bulundu.." Tümünü okuduktan sonra haberin, "Manyak mı ulan bunlar.." diye hafiften feryatlanmıştım.. "Manyak mı ulan bu ibneler! İbneler cenneti Türkiye'den başka yerlere göç etmek için kişinin kafayı iyice yemiş olması gerekli.. Vallah billah ısrarlıyım ben, bu ülkenin ibne kısmı için bir cennet olduğuna.. Bakın yanınıza, yörenize, televizyonlarınıza, anlarsınız.." İkinci haber: "Türkler'den Clinton'a istifa çağrısı.. Kanadalı bir şirketin 32 ülkede, 17 bin kişi ile konuşarak gerçekleştirdiği bir araştırmada, büyük çoğunluk ABD Başkanı Clinton'un Lewinsky olayından dolayı istifa etmesine gerek olmadığını söyledi.. Türkiye ise yüzde 52 çoğunlukla 'İstifa etmeli..' diyen ülkeler arasında yer aldı.." Bizlere bak bizlere! Kendi çükülmüşlüğümüz, kendi çükücülerimizi boşlamış, Clinton'ın "oko moko"suyla uğraşmaktayız.. Ayıp.. Günah.. Neyse.. Dedim ya taş gibiydim, mis gibiydim o sabah ama, diş etlerimde bir ağrı ve kanama.. Protezin yol açtığını sandığım bir de yara.. Önce dişçim söyledi: "Bu olay beni aşar.. Bir çene cerrahına görünmek gerek.. Hem de hiç vakit kaybetmeden.. Derhal.." Durduk yerde al başına iş.. En krallarından bir çene cerrahı.. Muayene.. Çekilen röntgenler.. Ve arkadan varılan karar.. - BİOPSİ.. O lafı işittiğimde hissettim ki, işin sonu kötü.. Allah biliyor ya aynen öyle hissettim: "Bu işin sonu kötü.." GÜLE GÜLE BAY ALKOL.. HOŞGELDİNİZ BAY KANSER..
***
Bay Alkol'le vedalaşmamız, epey zaman önce olmuştu.. O yoluna, ben yoluma.. Ayrılığımız, kim ne derse desin dostça olmuştu.. El sıkışarak.. Birbirimizin ardından tek laf etmeden.. Eski büyük dostluğa hiç gölge düşürmeden.. İnanmayın siz çıkartılan rivayetlere, dedikodulara.. Güya ben tekme-tokat Bay Alkol'e girişmişim.. Ağzını burnunu kırmışım.. Bir dolu aslı astarı olmayan söylem.. Yok ayaklarını uzatıp karaciğerime oturduğu için dehşet sinirlenmişim de.. Ağır hakaretler edip, "Hastir.."i çekmişim de..
***
Şimdilerde hep başkalarının masalarında gördüğüm Bay Alkol'le, uzaktan da olsa alınır verilir selamlarımız vardır.. Başka türlüsü hiç bilem olmaz zaten.. Yakışmaz.. Kendisi bu fakirin en yaman düş kırıklıklarında, yalnızlıklarında, korkularında, beter yıkılmışlıklarında hep yanımda olmuştu.. Ama şöyle ama böyle bütün zavallılıklarımın tek bastonuydu o Ben çağırmadan gelip masaya oturmazdı.. Ben konuşmadan konuşmaz; ben "Sus.." dediğimde susar, "Git.." dediğimde giderdi..
***
Bay Kanser öyle değil.. Pat diye çıkageldi.. Ne kapıyı vurdu, ne zili çaldı.. Gayet pervasız ve edepsiz bir hallerde ağzımın içine salıncağını kurup, orada sallanmaya ve edeceğini etmeye başladı.. Afrika'nın iç bölgelerinde yaşayan bazı kabile mensupları ağızlarını mümkün olduğu kadar az, hatta hiç açmamaya dikkat ederlermiş.. İnançlarına göre, ağızlarını açtıkları takdirde, birtakım kötü ruhların içine girip oraya buraya sıçacaklarına inanırlarmış.. Yafu ben garibin son zamanlarda ağzını pek açmamasına rağmen başına gelene bakın..
***
İlk ağızda, yani ilk vurgunu yediğimde, nedense Cahit Sıtkı'nın dizeleri gelip takıldı dilime: "Ölüm, kapımda kişner../Sabırsız bir at oldu.." Sonra çevremin, yakınlarımın anlattıkları masallara biraz inanasım gelince, "Kapımı çalıp durma ölüm../Açmam../Ben ölecek adam değilim.." diye efelenmelere başladım.. "Cartt-kaba kağat.." bir efelenmeler.. Korkudan ödü bokuna karışmış birisinin efelenmesi de acayip oluyor hani..
***
Bunlar kısa anlatılar.. Birileri, "Dışarıya gitmeyi düşünmez misin? İngiltere, Amerika örneğin.." diye akıllar verdiler.. Çoğuna çok gülesim geldi.. Hepsine gırgırından diyesim geldi.. "Tabii neden olmasın? Şimdi özel jetimi hazırlatırım.. Dışarıdaki bankalara bir talimat.. En kral kliniklerden birinde özel bir daire.." Diyesim geldi ama demedim tabii.. Son zamanın Atatürkçüler'i gibi yaptım.. Lafta Atatürkçüler gibi: - Beni Türk doktorlarına emanet edin.. Ama bunu gerçekten inanarak söyledim..
***
Şanın, şöhretin, namın, kudretin, paranın (Hayır, tövbe.. Parayı katmayalım..), hırsın, ihtirasın, kavganın, dövüşün hep boş olduğunu geç anlıyor kişi.. Petko iyice sıkıştıktan sonra fark ediyor insanoğlu taşın sert olduğunu.. Bir de fark ettiği, yaşam için ettiği mücadele yetmezmiş gibi ölüm kapıya dayandığında da katlanmak zorunda kaldığı bir dolu zulüm.. Elim varırsa -Yani anlayın işte..- Bay Alkol'ü takdim ettiğim gibi, Bay Kanser'i de takdim etmeyi sürdürürüm..
