Kalp hastalıklarına yol açan, tansiyonu yükselten, kalbe ve beyne giden oksijeni azaltan uyku bozukluklarında en sık rastlanan problem, horlama ve uyku apnesi.
Yerleşik inanışların, horlamanın bir güç ve erkeklik belirtisi olduğunu gösterdiğini, ancak horlamanın aslında yarı boğulmak anlamı taşıdığını söyleyen Amerikan Hastanesi Uyku Bozuklukları Klinik Şefi Dr. Sabri Derman, uyku bozukluklarını anlattı: "Çünkü horlama esnasında nefes yolları kısa bir süreliğine de olsa tıkanıyor. Horlamanın bir ileri aşaması ise uyku apnesi yani nefesin kısa bir süreliğine de olsa durması. Bu iki problem insanlar tarafından çok ciddiye alınmıyor. Ancak kalp hastalıklarına yol açıyor, tansiyonu yükseltiyor, kalbe ve beyne giden oksijeni azaltıyor, bu problemler de kalpdamar hastalıklarına yol açıyor. Hatta araştırmalarda, uykuda ölümlerin ardında bazen uyku bozukluklarının yattığı da tespit edilmiş.
BİRÇOK SORUN YARATIYOR İnsanın uykusunun kaçması sosyal açıdan büyük bir problemdir ancak tıbbi açıdan doğurduğu sorunlar da çok ciddiye alınmalıdır. Horlayan insanlar derin uykuya dalamıyor ve bu yüzden uykularını alamıyorlar. Gündüzleri uyukluyor, dikkatlerini toparlayamıyor ve sinirli oluyorlar. Uyku bozukluğu yalnız başına bir hastalık değil, baş ağrısı gibi bir semptomdur." Uyku merkezlerinin görevi bunun nedenini araştırmaktır. Bu sorunun altında depresyon ya da psikolojik bir sorun yatabiliyor. Kronik uykusuzluk çekenlerde başka sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Yüksek kan basıncı, performans yetersizliği, mide bağırsak şikayetleri, cinsel fonksiyon bozuklukları ve astım da bu sorunlar arasında.