"Latife latif gerek" der eskiler. Köşe yazarları arasındaki
"takışmalarda" bundan eser yok. Güya, Türkçe'yi en mahir kullanması gereken bu dostlarımız sindikleri köşelerden
en kaba, en küt, en soluk ve cıvık tabirlerle
ateş ediyor birbirine. İnce vuruş, nükte, centilmenlik falan da hak getire.
Rakip gazeteler arasında köşe adamları çarpışması bir yana aynı gazete içinde odaları birbirine arpa boyu mesafedeki isimler bile
vur ha vur gidiyorlar.
Hem de üslupları gayetle
yavan, takoz ve tıkız şekilde. Bekliyorum, bakalım bizim
Sabah'ta mesela Engin, Emre, Hıncal Abi ne zaman yetinmeyip birbirlerine bir de
sinkafa başlayacaklar?
ŞIMARDINIZ VALLA Haa, bir de meseleler tamamen şahsi. Arada olaylar-konular çerez niyetine kullanılsa da işin cücüğünde
"özneler" var.
Kayıkçı kavgasından ibaret bu çakma müsaderelere harcanan kağıda, mürekkebe, zamana yazık yav.
Birbirinizi
koftiden didikleyeceğinize dışarı çıkın arkadaş. Çıkın gidin halkın arasına, sokaklara, yollara, dağlara, bayırlara, kalabalıklara karışın.
Gündemde ne var, millet ne yaman hallerde bir görün de sayıyla kendinize gelin.
Gazetede dümeni de meydanı da boş buldunuz diye bu kadar şımarmak da pes doğrusu.