
İlginç bir sezon geçiriyoruz değil mi? 'Hangi sezon ilginç değil ki?' dediğinizi duyar gibiyim. Yalnız bir şey var ki herkes futbolcusunu ekibini takımını bıraktı federasyona sardı. 'Sardı' diyorum kelimenin tam anlamıyla böyle bu. Kimi neden ve hangi gerekçeyle sorumlu tatacağını bilmiyor insanlar. Siyahbeyaz filmlerde daha çok da kovboy filmlerinde bir sahne vardır ki o sahne o filmlerin kaçınılmazıdır. Bir bar, meyhane ya da düğün ortamı vardır ve millet güzül güzel eğlenirken birileri birilerine 'sarar' ve kavga başlar. Kimle kimin kavga ettiği, kavganın niye çıktığı bilinmez artık. Artık kimin kimin gözünü şişirdiği, kimin kimin kafasını yardığı, o kanın kimin gömleğine sıçradığı ya da sürüldüğü, kimin kime eliyle tehdit işareti yaptığı önemli değildir.
Önemli olsa ne yazar? Yazılanlar ortada. Mesela birileri çıkıp hakemin-kavgaya neden olan malum kişinin-saatine bakıp 38. dakikayı işaret ettiği o nedenle kavganın kızıştığı rivayetleri dolaşır ortada. Halk toplanır kavga mahallinde olanları izler. Çünkü aslında olayın bizatihi içinde olması gerekenleri aşar iş. Onlar şaşkınlıkla olayın biteceği anı beklerler. Beklerler ki galip kim olacaksa olsun ve onun yanında yer alınsın.
Bir olay anlatayım size; 1930'lu yıllar. Kadıköy'de Papazın Çayırı'nda Modalı zengin çocuklarının kurduğu mahalle takımına beş çekiyor Paris Mahalleli garibanlar. Ortada bir kupa var ve galip takıma verilecek. Modalı varsıllar taşla ezip veriyorlar kupayı Parisli baldırıçıplaklara. Bizim lig biraz buna benzedi. Varsıl İstanbullu büyükler! kupayı ezim ezim ezip öyle verecekler herhalde Anadolululara!... Haydi hayırlısı...