Hakkında yazacaklarım hakkında düşündüklerimin trilyonda biridir bilesin. Aşkın yüreğimin tekne kazıntısıydı. Hani son çocuk için öyle derler a, sana aşık olunca ben de öyle seslenmiştim sevdama. Sen son olacaktın, senden sonra kimseyi sevmeyecektim. Sözümden dönmüş değilim. Hala aşkım değilsin ama başka bir aşkım da olmadı senden sonra. Büyük konuşmak adına değil "kendimi tanıdığım" için söylüyorum, olmayacak da. Ruhum karanlık, dar bir koridorda duvarlara çarparak, acıyıp kanayarak ilerliyor. İçimde geçmeyen bir bulantı, başımda hep yüksek ateş. Anılar pergel ucu gibi batıyor kalbime, aklımsa didik didik paramparça.
İKİ UZAK
En çok neyi, nereni özlediğimi bulmaya çalışıyorum. Ellerin ne kadar yakın, gözlerin nasıl da ben bakışlı. Soluğunu koklamaya mı, adımı söylemene mi, terinin terime bulaşmasına mı daha hasretim seçemiyorum.
Giderken ne kadar çok şey almışsın yanına benden.
Ne yana dönsem bir eksik gedik.
Evde, yolda, arabada kocaman gedikler açılmış. Hava geçiyor, ışık geçiyor, ses geçiyor her bir gedikten.
Dehlizlerin uzağında, sen dargın ben dalgın ve çok uzak iki toplu iğne başıyız.
BİLİYOR MUSUN?
Adını tekrarlıyorum, kaç kere tekrarlıyorum bilsen.
Matematik öğrenmeseydim keşke. Sayı sayamasam, kerrat cetveli bilemesem iyi olurdu. " Boşu boşuna " deyip kendime kızmazdım belki o zaman.
Ben, Sevgililer Günü yaklaşırken sana sürprizler, neler neler düşünüyor olmayı çok isterdim biliyor musun?
Öptüğüm dudaklardan yalan döküldü, leke bıraktı.
Hımbıllığım, yoksulluğum, pes edişim sırf, sırf bu yüzden bilesin.