Türk gazetecilere Gazze'ye girme izni çıktığında bombalar o rezil 'işini' bitirmişti.
***
Türk medyası gençleri Gazze cephesinde
Çıkışı yok kente girişimizi engelleyen İsrail zulmünü Türk Basını 'fena halde' deşifre etti.
Tüm dünyanın gözü önünde devam eden bir abluka ve farklı olmanın bedelini ödeyen 1.5 milyon insan. Biz Türk gazeteciler
"Yasak şehre" zor girsek de savaşı daha başından çıplak gözle ve
"canlı" izledik. Dünya basınına yani insanlığın gözüne, kulağına kapalı olan
Erez Sınır Kapısı'nın az ötesinde, İsrail tarafında bir tepeden seçebildiğimiz o
ahtapot kollu kıyam bombaları, düşen o bombalardan gelen kahredici ses hep içimizi titretti. Yıkılıp harap edilmesini çaresiz ve hüzünle izlediğimiz
Gazze'ye girme izni çıktığında bombalar o rezil
"işini" görmüştü çoktan. Ve kentin caddelerinde dolaşmaya başladığımızda aslında savaşın sandığımızdan da fazla dışında kaldığımızı anladık.
BİR SİYAH MADALYA
Çıkışı olmayan kentin girişini de açmayan İsrail öldürmelerini gizlemek için kullanmıştı gücünü. Ve
Gazzeli çocuklar etraflarını çevreleyen
"duvar"dan dolayı bize seslerini duyuramamanın bedelini canlarıyla ödedi. Biz işte bu yüzden ömrümüz boyunca oraya ilk günlerde giremeyişimizin, onların sesi olamayışımızın vicdan azabını
siyah bir madalya gibi taşıyacağız göğsümüzün üstünde ve elbette
"içinde".
EYVAH İŞ ATLADIK
Yukarıdaki satırların yazarı
29 yaşında genç bir meslektaşımız.
Kanal 24 adına
Gazze'de görev yapan bir muhabir o. Atak, gözükara, çalışkan bir delikanlı. Yaptığı haberleri içiniz parçalanarak izlemişsinizdir muhtemelen. Ama bu haberleri yaparken sadece ekip arkadaşı
İlker Özkap'ınkinin değil dünyadaki hiçbir kameranın görüntülemeye muktedir olamayacağı dip duygularını işte böyle samimi, dürüst, adam gibi ifade ediyor. Mesleki deformasyon gösterip,
"Gazze'ye ilk anda giremedik işi atladık tüh!" demiyor,
"Gazzeli çocukların feryadını iletemedik" diye hayıflanıyor yiğitçe. Türk basınının
Gazze'de çalışan diğer genç emekçileri de farklı duygular içinde değil. Şimdi onlardan ikisinin, hem de pırıl pırıl iki genç kızımızın bu, zaten
"erkekçe" olmayan saldırıya ilişkin
"kadınca" ama en çok da
"insanca isyanını" okuyacaksınız.