İmzayı atmış, kontratını uzatmış, ilk alındığı dönem bonservis ücreti Ülker tarafından ödenmiş Delgado'ya tekrardan 7 milyon 750 bin dolar ödenmesi ve ücretin tüm Denizlispor'un maliyeti olması seyirciyi pek ilgilendirmiyor ve haksız da değiller! Beşiktaş'ın şampiyonluktaki ve kupadaki iddiası devam ediyor. Böyle olunca seyirciden de destek tam. Kulübede alt yapıdan gelen bir tek futbolcu olmadığı için mecburiyetten üçüncü kaleci Korcan ve gitmeleri için harıl harıl takım aranan Cisse ve Seric de kadroda. Bu arada Eskişehir'in beraberlik golünü Batuhan'ın şahane bir vuruşla attığını da belirtmek isterim! Aydın bilmecesi ise halen bitmiş değil. Beşiktaş oyuna istekli başladı. Nobre, Holosko ve Tello üstün bir gayret içindeydi. Siyah-Beyazlılar, rakibinin üzerinde müthiş bir baskı kurunca Denizlispor'un gardı da iyice düştü. 27. dakikada Kratochvil ters bir vuruşla kendi kalesine golü atınca Denizlispor iyice dağıldı. İlk yarı boyunca Beşiktaş'ın fizik kondisyonunu ve maça asılma arzularını beğendim. Denizli için ise istikbal pek parlak değil. Süper Lig'de işleri zor. Bence tek şansları Ümit hoca. İkinci yarı, Tigana döneminin gözdesi, sakatlanana kadar ön liberoda mükemmel oynayan Serdar Kurtuluş'un bitime sadece 8 dakika kala oyuna girmesi beni hayrete düşürdü. Üstüne üstlük kulüp aranan Cisse'nin ikinci yarının hemen başında sahaya sürülmesi hayretimi bir kat daha artırdı. Dakikalar ilerledikçe Cisse sapır sapır dökülürken Yusuf en azından Delgado'dan daha iyi bir oyun kurucu olduğunu gösterdi. Kanatlarda Rodrigo Tello ve Ekrem Dağ, Beşiktaş'ın geleceğine zenginlik katarken Ümit Kayıhan, 1988 doğumlu iki oyuncuyu sahaya sürerek sempatimi kazandı. Siyah-Beyazlılar, son 10 dakikasını defansta Zapotocny gibi etkili bir silahının kırmızı kart görmesiyle bir kişi eksik kaldığı maçı kazanarak ligin ikinci yarısına kayıpsız başlamasını bildi.