Şeref tribününde dikkatimi sayın Rahmi Koç çekti Beşiktaş şapkasıyla. Şöyle bir ümitlendim. Keşke başkan adayı olsa da 104 yıllık kulübü kurumsallaştırıp profesyonel bir düzen getirse, camia tek yumruk olsa, yönetimdeki kaos da sona erse... Elbette bu bir temenni... Biz şimdi geçelim geçelim maça... Mücadele müthiş başladı. Önce Servet'in mükemmel zamanlaması ile Galatasaray'ın ilk golü geldi. Ardından Tello'nun nefis asistinde Delgado'nun akıl dolu golünü izledik. Derken sınırsız yetenek Arda'ya yapılan müdahale ve Baros'un soğukkanlı penaltısı... Skor 2-1 G.Saray lehine ve dakika 16.
***
Beşiktaş defansından toplar dan-dun çıkarken, Galatasaray ayağa toplarla çıkarak daha etkili oldu. Özellikle Arda ve Lincoln, Beşiktaş'ın sağ kanadında maden bulmuş gibi cirit attı. Bu görüntüde, 50 trilyonluk transfer yapan Beşiktaş'ta transferleri yapanların ve Ekrem'den sağ bek yaratan Denizli'nin de payı vardı. Bir de buna kötü transfer Seric eklenince Beşiktaş'ın kanatları kırıldı. Üstüne Cisse de göbekte çoğunlukla pas hatalarıyla oynayınca doğal olarak ilk yarı Galatasaray'ın 2-1'lik galibiyetiyle kapandı.
***
İkinci yarı başında sarı kartlı Arjantinli büyük bir sorumsuzlukla hakeme itirazdan ikinci sarı kartı gördü ve Siyah-Beyazlılar 10 kişi kaldı. Lincoln cirit attığı bölgede elini kolunu sallayarak slalom yaptı... Baros'a asist ve 3-1... "Tanrı aşkına Denizli hoca... Sağ tarafın yıkılmış görmüyor musun?" derken fırsatçı Holosko skoru 3-2 yaptı. Dakikalar geçtikçe Galatasaray'ın pas yüzdesi de gittikçe arttı. Bu görüntüde Beşiktaş'ın eksik oynamasının payı da büyük. Tabii bir de Barış ve Mehmet Topal'ın üstün formları ayrı bir etken. Müthiş transfer Uğur İnceman, Lincoln'e altı pasta kündeyi atınca skor 4- 2 oldu. Ve Beşiktaş bir derbiden daha sahadan hüsranla ayrılan taraf oldu...