BEŞİKTAŞ'ın sezon başından beri belki de en önemli puan mücadelelerinden biriydi Kayserispor maçı. Kabul etmek gerekir ki Kayseri, Turkcell Süper Lig'in en zorlu deplasmanlarından biri. Şampiyon olmak isteyen takımların en azından 1 puanla dönmeleri gereken bir dış saha maçı. Karşılaşmanın tamamında iki takımın aslında birbirine denk olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle ilk yarım saatte gerek Beşiktaş gerekse de Kayserispor defans tedbirini elden bırakmadan, birbirlerini yoklayarak oynadı. Ev sahibi ekip yakaladığı bir kaç pozisyonda kaleye daha isabetli şutlar atsaydı golü belki de ilk yarıda bulması işten bile değildi. Burada Rüştü'nün de başarısını es geçmemek lazım. Beşiktaş ise bu maçta sahada istenilen organizasyonları yapmakta zorlandı. Takım olarak hatlar arasındaki bağı kuramadılar. İleride çoğalmakta gecikip yakalanan az sayıdaki pozisyonu da cömertçe harcayınca atamayana atarlar misali Sarı-Kırmızılılar'ın yetenekli ismi Turgay bitiriciliğini gösterdi. Ancak, bunlardan daha da önemlisi Beşiktaş'ın gençlerini kaybediyor olması. Bu maçta kaybedilen puanlar ileriki haftalarda kazanılabilir, hatta şampiyon bile olunabilir. Peki ya yarınlar? Ya bu takımın geleceği? Her zaman altyapısıyla, özkaynak düzeniyle övünen ve bir zamanlar Türk futbolunun bu anlamda lokomotifi olan Beşiktaş'ın bu geleneğine ne oldu. Mustafa Denizli hocam daha ikinci haftasında Erdem, Necip ve Emre'yi PAF'a geri gönderdi. Gerçekten çok yazık. Milli takıma kadar yükselen Batuhan, sol kanadın gelecek vaat eden ismi Aydın nerede? Birileri duruma el koymalı ve SiyahBeyazlılar'ın yarınlarını kurtarmak adına duruma bir an evvel çözüme kavuşturmalıdır. Önemli olan sezon sonu elde edilecek şampiyonlukla günü kurtarmak değil, gelecek 10 yılların şampiyon kadrosunu yaratabilmektir. Son sözüm Mustafa Denizli'ye... Bu maçı unutarak artık takımı daha iyi organize etmelisin.