Davaya yol gösterici olacak
Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, Susurluk olayının Ergenekon'dan bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. Sağlar, komisyonun hazırladığı 2 raporun davanın seyri açısından yol gösterici olabileceğinin altını çizdi.

Birçok karanlık olayın içinde
Birçok karanlık olayın Ergenekon'un işi olabileceğini vurgulayan Sağlar, "Eşref Bitlis, Cem Ersever, Adapazarı-Sakarya üçgenindeki ve doğuda işlenen cinayetlerde bunların parmağı olduğunu Astsubay Hüseyin Oğuz söylemişti" dedi.


Şifre Küçük'ün ifadesi

Susurluk Araştırma Komisyonu Üyesi Sağlar: Veli Küçük'ün, 'Devletin komplo kuracağını düşünmezdim' sözünü yabana atmayın. Hangi devlet? Kendisinin de içinde olduğu derin ilişkili olanı mı, yoksa görüneni mi?.

Türkiye, Ergenekon soruşturmasının 10. dalgasıyla sarsılırken, gelişmeleri Kültür eski Bakanı ve Susurluk Araştırma Komisyonu Üyesi Fikri Sağlar ile değerlendirdik:

* Ergenekon'la, Susurluk Davası'nın birleştirilmesi gerektiğini söylüyordunuz...
2 raporda da derin devletle ilgili bilgiler, izler var. O izler sürülebilirse, Ergenekon'dan amaçlanan da derin devleti çökertmekse ona ulaşılabilir. 2 rapor incelenmeli.

* Peki Ergenekon Davası'ndaki son gelişmeler neyi düşündürtüyor size?
Neyi öngördüysek o oluyor. Ergenekon terör örgütüdür diye konuştuğum zaman olmaz öyle şey diyorlardı. Devlet içinde yuvalanan ve engellenemez olduğunu düşündüğünüz gruplar -ki çıkar ve rantiye grupları- bunlar...

* Nasıl bir ranttan söz ediyoruz?
Bu ülke dünyanın her açıdan en verimli ülkelerinden biri. Bölgesel olarak oldukça büyük bir öneme sahip.

* Siz Ergenekon Operasyonu'nun bu çapta ele alınması ve tutuklamaların AKP döneminde gerçekleşiyor olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
AKP, askerle olan itişmesinden kaynaklanarak, bu yapının ortaya çıkarılması gibi bir hareketin içine girdi. Ne amaçla olursa olsun sevindirici. Hukuk devleti olma yolunda önemli bir adımdır. Tabii mahkemenin sonu gelirse.

* Peki soruşturma öngördüğünüz çerçevede giderse etki alanı ne olur?
Çok büyük olur. Çünkü derin devlet diye adlandırdığımız, devletin işlemesini engelleyen, demokratik yapının olması gereken kurum ve kuruluşlarını işlevsiz haline getiren bir kanser ya da ur çıkarılmış olur.

* Öncelikle Danıştay Davası birleşti. Ama yetmeyeceğini söylediniz...
Evet. İzleri çok derinde bir olay çünkü. Danıştay davası delilleri ışığında, Ergenekon iddianamesinin temel dayanağı, Danıştay saldırısının mağdurları. Halkı isyana teşvik eden, TBMM ve hükümeti devirmeyi hedefleyen terör örgütlenmesinin en önemli eyleminin, Danıştay saldırısı olduğu, iddianamenin anatemasıdır.

* Neyi gösterir?
Danıştay saldırısı sanığı Osman Yıldırım, "katliamı Veli Küçük'ün emriyle yaptıklarını, Cumhuriyet'e atılan bombaları kendilerine yine Ergenekon sanığı Muzaffer Tekin'in verdiğini" söylüyor. Yani Danıştay baskını hükümlüsü Alparslan Arslan, Ergenekon sanıklarıyla doğrudan irtibatlı!

* En ilgisiz olduğu düşünülen isimler yan yana anılıyor iddianamede..
İddianamenin ne dediğini konuşmanın çok yeri de değil anlamı da yok. Olana bitene bakalım. Herkes bir teknik ayrıntıdan; derdest edilme biçimlerinden söz ediyor. İsimler ayrı dünyaların isimleridir ya da değildir. Bunu şimdi çözemeyiz. İddiaya göre Cumhuriyet'e atılan bombalar da Ergenekon operasyonunda ele geçirilenlerle aynı kafileden. Bu bağlantılar, birleştirmeyi zorunlu hale zaten getiriyordu.

* Sorgulanan isimlerin başında Veli Küçük var. Ama herkes "1 Numara" nın kim olduğunu merak ediyor..
Ben daha çok içerikte nasıl bir süreci yaşayacağımızla ilgiliyim. Derin devlet içindeki örgütlenmenin içeriğiyle.

* 1 Numara önemli değil mi?
Stratejisi açısından önemli olabilir. Ben kimin yönlendirdiğiyle ilgiliyim daha çok. Dış bağlantılar, uzantılar

* Türkiye 1980 öncesi anılan kurumlardan biri sorgulanıyor bugün...
Dışarıda Gladio olarak anılan yapı bizde kontrgerilla olarak söyleniyordu. O zamanlar birileri "Bana kontrgerilla var dedirtemezsiniz" demişti. Şimdi kimsenin inkar edemeyeceği bir durum var ortada. Şimdi açık açık, işin başında olduğunu düşündüğünüz örneğin bir Veli Küçük'ün bile gözden çıkarıldığı görülüyor. Ya da bunu kendisi çok iyi anlamış görünüyor.

* Nasıl yani ?
Gelişmeler artık, Veli Küçük ile olan ilişkinin kesildiğini gösteriyor. O nedenle; savunma günü, iddiaları geçiştiren ve belki de son kez, birilerine mesajlar veren sözler söylemekle yetindi. Oysa gözaltına alındığı sırada ikametgah ve çiftliğinde yapılan aramalarda ve daha sonra ifadelerinde çok değerli bilgiler vermişti. Bulunan ajanda başlı başına önem taşıyordu. Beraberinde, Cem Ersever'in arşivi, Susurluk Kazası sonrası Mercedes'ten kaybolan çanta, eylem planları ve devletin gizli belgeleri bulunmuştu. Birçok olayın "arkasındaki sırrı" bildiği anlaşılıyordu. Ama savunma günü bunlara hiç değinmedi ve "Devletin komplo kuracağını düşünmezdim" dedi. Bunu yabana atmayın! "Hangi devlet?!." Küçük'ün de içinde olduğu derin ilişkili olanı mı yoksa görüneni mi? Birilerine ciddi mesajlar verdi. Biraz daha bekleyecek, koruma kalkanları açılmazsa gereğini yapacak!..

* Dün Hatay'da İstanbul'da Ankara'da yapılan araştırmalar, derdest edilen isimler, kazılan bölgeler...
Bakın; Susurluk Komisyonu'nda verdiği bilgilerle başta Yüksekova Çetesi olmak üzere birçok olayın çözülmesine neden olan Astsubay Hüseyin Oğuz'un 18 Ağustos Politika Gazetesi'ndeki Veli Küçük ile ilgili söyleşisi dikkat çekici. Ergenekon soruşturmasının sürpriz tanığı jandarma istihbaratçı Oğuz, Ergenekon'un aydınlatılmasıyla Türkiye'de PKK, DHKP-C ve TİKKO terörünün de biteceğini savunuyor. Terör örgütlerinin Ergenekon'un çeteleriyle beslendiğini savunan istihbaratçı Oğuz'a göre, Türkiye'de karanlıkta kalan pek çok faili meçhul cinayette Ergenekon'un parmağı var. Komisyonlarda verilen bilgiler ya da basına yansıyan açıklamalar, birlikte çalıştıkları kişilerin ifşaatları, ardı ardına Veli Küçük'ün kim olduğunu bize anlatıyor.