Gribe aşılı çözüm yolu
Gripten korunma yollarının başında en etkili yöntem olarak kullanılan aşılanma, hastalığa karşı büyük bir savunma sağlıyor.
Grip virüslerinin neden olduğu bir solunum sistemi hastalığı olan grip, alt ve üst solunum yollarını tutarak, genellikle ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu hastalıkla, geçmişte çeşitli yollarla savaşılmasına rağmen gribin henüz tam anlamıyla tedavi edilmediği bilinen bir gerçektir. Halen gripten korunma yollarının başında ve en etkili yöntem olarak aşılanma gelir. Yakalandıktan sonra yapılabilecek pek az şey bulunması, hastalığın aşıyla önlenmesinin önemini arttırmaktadır. Son yıllarda, ülkemizde de grip aşısına karşı yoğun rağbet görülüyor. Ancak, ne yazık ki, bu uygulamaya başvuranların büyük bir çoğunluğu konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip değiller.
Her yıl tekrarlamak gerekir Grip aşısının bütün üst solunum yolu hastalıklarına karşı koruma sağlayacağı yanılgısı vardır. Oysa, solunum yolu enfeksiyonları, içinde gribin de bulunduğu geniş bir hastalık ailesidir. Pek çok kişi, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırık-aksırığın daha ön planda olduğu soğuk algınlığına da, yanlışlıkla 'grip' der. Tabii ki, grip aşısının bunlara bir faydası olamaz. "Aşı oldum ama yine de grip oldum" diyenlerin çoğu aslında gribe değil, soğuk algınlığına yakalanmışlardır. Grip aşısının koruyucu etkisi 1-2 hafta sonra başladığı için aşının en uygun zamanı hastalık belirtileri hissedilmeye başlandığı zaman değil, Ekim-Kasım aylarıdır. Gribe yol açan virüsler sıklıkla değişir. Grip aşıları da bu değişime göre her yıl görülmesi olası olan mikroplara göre hazırlanır. Bu nedenle her yıl tavsiye edilen aylarda aşıyı tekrarlamak en uygunudur. Ancak grip aşısının da diğer aşılar gibi yüzde 100 koruyuculuğu yoktur. Grip aşısı yapılırken, 65 yaş ve üstü, astım, diyabet, kalp, tansiyon hastaları ile bebeklerde, hekimler ayrıca dikkatli davranmalıdırlar.
Önerildiği durumlar * Kronik kalp ve akciğer hastalığı olan yetişkinler ve çocuklara (astımlı çocuklar da dahil) * Kronik metabolik hastalıklar (diyabet gibi) böbrek hastalığı, bağışıklık sisteminde yetersizlik, kan hastalıkları nedeniyle bir önceki yıl düzenli tedavi gören veya hastanede yatanlara, * Çocuklar ve gençlere (6 ay-18 yaş arası) * 65 yaş ve üzerindekilere * Toplu halde yaşayanlara * Risk grubundaki kişiler: doktor, hemşire, hastabakıcı, kreş ve huzur evi çalışanları.
|