Karşılaşınca anlıyorum ki endişem gereksiz. Hikmet Şahin bizden biri, düz biri, sıcakkanlı biri. Benden 4 yaş büyük, 1950 doğumlu ama yanımda kardeşim gibi duruyor. Sırrını sormam mı?.
Aslan yatağından belli olur derler ya, Bursa Belediye binası da tam bir aslan yatağı. Gidip görenler bilir, alışılmış bir başkanlık mekanına değil bir saray yavrusuna giriyorsunuz. Atmosfer böyle afili olunca ister istemez çeki düzen veriyorum kendime. Bakarsın başkan da saray adamı falandır neme lazım. Karşılaşınca anlıyorum ki endişem gereksiz. Hikmet Şahin bizden biri, düz biri, sıcakkanlı biri. Benden 4 yaş büyük, 1950 doğumlu ama yanımda kardeşim gibi duruyor. Sormak farz oldu soruyorum sırrını:
* Nasıl baktın kendine bu kadar başkanım. Sezon başı futbolcusu gibisin valla... - Bedenine bakmayan başkan şehrine nasıl bakar Savaş kardeşim?
* Ne görkemli bir mekanınız var böyle... - Geçen gün Rus büyükelçisi geldi. Şaşırdı kaldı adam. Öve öve bitiremedi.
* Hayırlı bir iş için geldim ben... - Hayırdır?
* Seçime doğru nabız tutmaca. Başkanlara soruyorum istedikleri oldu mu, sözleri gerçekleşti mi? - Bu kadar mı?
* Yeniden adaylık var mı, rakipler kim, partiyle, il yönetimiyle, vekillerle ara nasıl? - Ben icraat konusunda sabaha kadar konuşurum ama...
* Ama? - Siyaseten konuşmam.
* O ne demek başkanım? - Etik olmaz çünkü. Genel merkezimiz açıklama yapmadan benim yorum yapmam yakışıksız olur...
* Ben de press yapmam o zaman. Ama duyduklarımı size naklederim. İsterseniz yanıtlayın isterseniz sus işareti yapın (gülüşmeler)... - Kurtuluşun yok diyorsun yani Savaş kardeşim?
* Biraz öyle gibi. Bak taa İstanbul'dan kalktım geldim sizi ziyarete. - Sizin soracaklarınıza bir şey diyemem elbette.
* Gönlünüzde adaylık yatıyormuş öğrendim. Ama şu an yani 30 Aralık itibarıyla partinin sizi aday olarak açıklamayışına gücenmişsiniz biraz... - (gülümseyerek) Parti kararlarına saygımız sonsuz...
* Bursa AKP milletvekilleriyle bazı çelişkiler varmış aranızda. Özellikle de Bakan Faruk Çelik'le. Tekrar aday olmamanız yönünde talebi varmış bakanımızın... - (gülümseyerek) Çay içer misiniz?
* Anketlerde AKP yüzde 64'le birinci çıkıyor. Bunun ne kadarı partinin ne kadarı sizindir... - Parti çok önemlidir...
* Mütevazı davranıyorsunuz ama ben başka bir şey daha duydum... - Ne duydunuz?
* Bu oyların ağırlığı sizin isminize diye duydum. O nedenle AKP sizi aday göstermezse CHP istiyormuş sizi? - (yine gülüyor) Tatlı çok güzel değil mi?
* CHP'nin bir başka aday adayı merhum Kamil Koç'un kızıymış. Becerikli, çalışkan, dirayetli bir hanımefendiymiş o da. Ciddi bir rakip mi ne dersiniz? - Takdir ettiğim bir hanımefendidir kendisi. Herkese başarılar dilerim...
* Ağzınızdan çıkanları değil mimiklerinizi vücut dilinizi okumaya çalışıyorum. Gerçekten de kırgınsınız belli. - Bu konuda konuşmayı siyasi nezakete uygun bulmadığım için konuşmuyorum. Ama şu kadarını söyleyeyim. Ben bir işi üstlenmişsem, seçilip itimada mazhar olmuşsam beni seçen partimin ve hemşerilerimin güvenine layık olmak için yetki ve sorumluluğumu eşit yaşarım.
DAVUL TOKMAK MESELESİ Başkan kibarlığından ses etmiyor ama belli ki; "Davul boynumdaysa tokmak da bende olmalı" demek istiyor. Zaten duyumlarıma göre vekillerin kadrolara adam yerleştirmek istemesine, bazı inşaatlara, yapılaşmalara, siyasetçi yakınlarının arzularına karşı durması yüzünden epey şikayet edilmiş parti kurmaylarına. Onlar "Yüzde 64'le değil, yüzde 35'le de olsa alırız nasılsa. Hiç olmazsa bizimle koordineli çalışan bir aday seçilsin" hesabındaymış.