* Sevgili Işık Hanım, ben size ayın 20'sinde gördüğüm bir rüyayı anlatmak istiyorum. Rüyamda, İzmir'deyim. Sahil yolu yapılıyor. Yürüyorum. Bilmediğim bir yerdeyim. İşçiler var. Çiçek ekiyorlar, toprakları temizliyorlar. Caddenin kenarında renkli çok güzel evler var. Safranbolu evleri gibi. Evlere hayran kalıyorum. Çok güzel diyorum. Yola devam ediyorum. Büyük bir ofise giriyorum. Karşımda ışıktan yapılmış bir adam var. Şeffaf, içini görüyorum. Çok aydınlık ve berrak. Ofis kocaman ve tertemiz. Adama bakıyorum. "Nurdan yapılmış, ne güzel" diyorum. Uzun bir süre onu izliyorum. Sonra oradan çıkıyorum. Tepede bir ev var. Oraya gidiyorum. Evin çok güzel bir manzarası var. Sanki cennete bakıyor. Bir kadın var evde. Beni balkon masasına oturtuyor. İçeri girip çıkıyor. Bir şeylerle uğraşıyor. Telaşlı bir hali var. Sanki birini saklıyor. Ben perdenin arkasından görüyorum ama tanımıyorum. Benim içeri girmeme izin vermiyor. Sonra bana bir şeyler getiriyor. Tabakta ekmekler var. Avucumun içine alıyorum onları. Elime bulaşıyor. Çıkarmaya çalışıyorum çıkmıyor. Elime kağıt alıyorum sürtüyorum öyle çıkıyor. Ekmek parçalarını masanın kenarına koyuyorum. Kuşlar gelsin yesin diyorum. (Adı saklı)
Sevgili Rüya Dostu, güzel evler sizin kendi içsel güzelliklerinizi temsil ediyor. Ruhunuzu, zihninizi, bedeninizi güzelleştirmeniz gerekiyor. Biraz kendi içinize çekilmiş olabilirsiniz. Daha çok hayatınıza renk katacak aktivitelerde bulunun. Bunu yapınca içinizdeki ışık varlığınızla iletişime geçecek. Size özgürlük getirecek. Özgürlükte size maddi ve manevi olarak geri dönecek.