Beşiktaş, başkanları Cemal Aydın ve teknik direktörleri Ünal Karaman'ın istifa ettiği bir takıma karşı mücadele etti. Yardımcı antrenörleri Reha Erginer ile İnönü'ye çıkan Ankaragücü'nün puan cetvelindeki durumu da hiç iyi değildi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen ilk 15 dakika oyuna tamamen hakim olan taraf Ankaragücü idi. Bilhassa İnönü Stadı'na görücüye çıkan Gökhan'ın 3 sert şutu ve Murat'ın kaçırdığı yüzde yüzlük gol pozisyonlarından sonra Denizli ile yıldızı bir türlü barışmayan Holosko, Tolga'nın hatasını değerlendirerek Beşiktaş'ı öne geçirdi. Slovak golcü sahanın her bölgesinde oyunun içinde kalarak, "Hocam, kurtarıcı benim" der gibiydi. Beşiktaş'taki 100. maçına çıkan Nobre öyle pozisyonlar kaçırdı ki tribünlerdekiler saçlarını başlarını herhalde yolmuşlardır. Fatih Terim tribünlerde maçı izlerken Türk futbolunun yıldızlarından Batuhan'ın ne zaman oyuna gireceğini merak ediyordu. Bundan kesinlikle eminim. Ama nerede o yürek! Rüştü'nün degaj asistiyle Holosko'nun bulduğu gol ilk yarının da sonucuydu. Ankaragücü'nde Gökhan, İbrahim Ege ve Cem Can'ı çok beğendim. Biraz daha becerikli olsalardı İnönü'den galip ayrılabilirlerdi. Beşiktaş'ta ise Holosko ve Cisse diğerlerine gore daha gayretliydiler. İkinci yarı Nobre'nin üst üste kaçırdığı pozisyonlarla başlarken Ankaragücü Süper Lig'den gidiciyim şeklinde futbol oynuyordu. Serdar Özkan ise son haftalardaki silik futbolunu değiştirmek istercesine mücadele ediyordu. Dün gece futbol adına çok yaratıcı sahnelere şahit olmadık. Beşiktaş için dünkü maçın skoru çok önemliydi. Geçtiğimiz hafta taraftarına kan kusturan takım dün gece Ankaragücü'nü yenerek bir anlamda taraftarıyla barış sözleşmesi imzaladı. Siyah-Beyazlılar'ın futbolu gelecek haftaki derbi için pek umut vermedi ama dediğim gibi kazanmak çok önemliydi. Oynanan futbol size 3 puanı getirmiyor, tabeleda üstünseniz 3 puanı hanenize yazdırıyorsunuz. Bu zaferle Beşiktaş, zirveye ben de ortağım dedi.