Fenerbahçe'nin yoluna devam edebilmesi için mutlak galibiyete ihtiyacı olan bir karşılaşma. Dinamo Kiev'e ise 1 puan yetiyor. Ama maç öyle bir şekilde başladı ki zannedersiniz iki takım da beraberliğe tur atlayacak. Bu kadar etkisiz futbol, pozisyonu hemen hemen hiç olmayan bir 45 dakika. Yenilen gol zaten Volkan'ın bir hediyesi. Alakasız bir pozisyonda hiç gereği yokken o topa çıkmanın bir alemi var mıydı? Koskoca bir devre boyunca Güiza'nın kafa şutundan başka kaleyi yoklayamadık bile. Bu felsefeyle zaten başarılı olmak mümkün değil. Güiza ileride yine yalnızları oynuyor. Çift ön libero olarak sahaya çıkan Josico ve Selçuk ise orta sahayı dahi geçmiyor. Deivid çizgide etkisiz. Alex ise sıkı markaj altında. Hücumda kalabalıklaşma prensibi çoktan unutulmuş. Eeeee, lazım olan golleri nasıl bulacaksın o zaman? Bu futbola kendilerinden çok şeyler beklediğimiz Deivid'le Uğur'un inanılmaz pas hataları da eklenince tatsuz tutsuz bir Fenerbahçe izlemeye başladık. Bu sene Şampiyonlar Ligi'ndeki kötü futbola bir yenisi daha mı ekleniyor diye düşünürken ikinci devrede bir şeylerin değişmesini umarak Aragones'ten hamleler bekledik. Bu hamleleri yaptı ama yapabileceğinin kötü şekliyle yaptı. Aragones, belli ki skordan mutluydu. Selçuk'un çıkıp Maldonado'nun girmesi neyi değiştirebilirdi? Sürekli yana ve geriye oynayan JosicoMaldonado ikilisinden ne beklediğini anlatırsa belki anlayabiliriz. Arkadan Alex'i çıkartıp Ali'yi almasındaki düşünce şeklini de merak ediyorum. Onun arkasından sol ayaklı Uğur Boral'ı sağa çekti. Kiev teknik adamının kafasını karıştırmak için bir şeyler yapmaya çalıştı ama sadece bizim kafamızı karıştırdı. Geçen sene Avrupa'da Zico'yla 19 gol atan Fenerbahçe, bu sene Aragones'le sadece 3 gol bulabildi. Ama hiç galibiyet bulamadı. Geçen seneki takımdan 9 tane futbolcu sahadaydı. Bu sistemle, bu felsefeyle bir şey yapılamayacağı çok açık. Anlata anlata dilimizde tüy bitti. Ama Aragones anlamamakta ısrar ediyor. Avrupa macerası sona erdi, ligde de havlu atılmaması için Ocak ayındaki değişikliklerin başında teknik adamın düşünülmesi gerektiğine inananlardanım. Bir takımı bu kadar kısa zamanda bu hale getirebilmek gerçekten her baba yiğidin harcı olamaz. Hem ocak ayında hem sezon sonunda yapılacak radikal değişikliklerle Fenerbahçe önümüzdeki sene güçlü bir şekilde yeni bir Avrupa macerasına başlayabilir. Yani vuslat yine bir başka bahara kaldı.