Diyanet, 'fetva' ve 'dindarlık' tartışmalarına yeni bir boyut getirdi. Diyanet, "Fetvayı çevreden değil kalbinden al, kendi fetvanı oluştur. Kendi dindarlığını formatla. Sana verilen bilgileri sorgula" tavsiyelerinde bulundu.
***
Fetvayı kalbinden al!
Diyanet yetkilisi Aydın'dan ilginç sözler: Fetvayı çevreden değil, kalbinden al... Kendi fetvanı oluştur... Faiz yerine kar yazılarak bu sorun çözülmez....
Diyanet İşleri Başkanlığı, bugüne kadar sıkça tartışılan, 'fetva' ve 'dindarlık' konusuna yine ilginç bir yorum getirdi. İyi bir Müslüman'ın neyi yapıp, neyi yapmaması gerektiğini düzenleyen fetvalar için, "Fetvayı çevreden değil kalbinden al" değerlendirmesi yapıldı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Şevki Aydın'ın tespitleri şöyle:
Hz. Peygamber bile verse: Müftüler/ulema şöyle dursun, fetvayı veren Hz. Peygamber bile olsa, hiçbir zaman fetva, haksızlığı haklılığa, haramı helale, hak olmayanı hakka dönüştüremez. Bir şey benim hakkım değilse, birilerinin onu benim hakkım olduğunu dile getiren bir fetva vermesi gerçeği değiştirmez.
Fetvayı kalbinden al:
Kendi dindarlık anlayışını oluşturma sorumluluğunu üstlenmiş olan Müslüman birey, elbette din bilginlerinden fetva almaya ihtiyaç duyacak, ilgili uzmanlardan yararlanacak. Önemli olan bireyin çevreden bilgilenmelerinin, öğrenmelerinin, onun kendi kalbinden fetva almasına ket vurucu değil, aksine onu besleyici nitelikte gerçekleştirilmesidir.
Kendi fetvanı oluştur:
Fetva konseptimizin de yeniden gözden geçirilmesinde yarar vardır. Fetva, her şeyden önce, muhatabın düşünme, araştırmayı sürdürme, sorgulama merakını ve sorumluluk bilincini dumura uğratıcı değil; aksine onun bu özelliklerini besleyici, geliştirici nitelikte formatlanmalıdır.
Zamana göre davran:
Bu, Müslüman için çok önemli bir imkandır. Zaman ve zemine göre uygun tutum ve davranışı belirleme konusunda kendisine önemli bir manevra alanı fırsatı sağlamaktadır. Bireyselleşmenin altının çizilir olduğu günümüz dünyasında, İslam'ın bu niteliğinin önemi daha iyi fark edilmelidir.