Unutulmayacak bir atmosfer izledik Berlin'de dün gece. Avrupa'nın, Almanya'nın her bir köşesinden koşup gelen gurbetçiler tek bir yürek olmuş stat dolmuş, taştışmıştı. Burası Sami Yen, buradan çıkış yok sesleri Olimpiyat Stadı'nın dışına taşıyordu. Galatasaray da bu seyirciye yakışan futbolla başladı. İlk yarı bittiğinde Hertha doğru düzgün kalemize gelememişti. En iyi oyuncuları kaleci Drobny'di. Lincoln'un güzel şutlarını, devre biterken Baros'un sert şutunu iyi çıkardı. Galatasaray'da ise aksayan isim yoktu desek yeridir. Lincoln, orta saha virtiözü olduğunu belgeleyen futbolunu kaptanlık bandıyla çok üst seviyeye çıkarmıştı doğrusu. Mükemmel oynadı. Dört dörtlük hareketler yaptı. Almanya'da kendisini hedef gösterecek top sektirdi diye ayağını kırdırmak isteyecek zihniyetin olmadığını bildiği için. Orta sahada Mehmet Topal'ın da dönüşünü izledik. Barış Özbek yıpratıcı oyunuyla ona eşlik etti. Kewell sol kanatta iyi çıkışlar yaptı. Bu oyun düzeni maçın son bölümlerine kadar defansa tek iş düşürmedi. Patlama 69. dakikada gerçekleşti. Baros'un penaltısıyla Berlin infilak etti. Galatasaray coşmuştu. Farkı getirecek fırsatları da buldu. Hertha son bölümde Galatasaray'ın çok üstüne geldi. "Ali Sami Yen takımı" diye anılan Sarı Kırmızılılar hem futboluyla hem de taraftarıyla Sami Yen ötesine geçmişti. Sonuç olarak Galatasaray müthiş bir Avrupa gecesine daha imza attı. Aslanlar gibi savaştı. Aslında nasıl bir takım olduğunu dosta düşmana gösterdi. UEFA'da yolunu uzun tutacağını belgeledi.