Anladım ki Şanlıurfa'ya Peygamberler Şehri deyişi boşuna değil Anladım ki Şanlıurfa'ya Peygamberler Şehri deyişi boşuna değil Dünyanın her yerinden inanç turizmi için insan akıyor kente Dünyanın her yerinden inanç turizmi için insan akıyor kente.
Başlarken: Oturan okuyucudur. Gazeteci sahada olmalı, ayağa gitmeli, durum tespitini yerinde yapmalı. Takvim'in genel felsefesi zaten bu. Ben kulunuzun gezenti ruhu da bu duruma tencere kapak kıvamında oturuyor, kaymaklı kadayıf tadı geliyor işlere. 2 haftaya yakındır Güneydoğu Anadolu'dayım. İlçelerine ve bazı köylerine kadar gittim kentlerin. Valilerle, belediye başkanları, emniyet müdürleri, esnaf, sanatkar, tüccar, zanaatçı, sanatçı, memur, işçi, köylü, öğretmen, öğrenci, hakim, savcı, meydancı herkeslerle oturdum laf kaynattım, tespitler yaptım, azık torbamı ağzına kadar haberle, söyleşiyle kabarttım. Bakın bakalım siyasetten ekonomiye, kültür-sanattan turizme, eğitimden sağlıktan eğlenceye neler var neler yok Urfa'da.
Şanlıurfa'ya bayılıyorum arkadaş. İnsanı hayli sıcakkanlı, dost, dürüst, yardımsever o kentin. Dahası nereye kafanı çevirsen bir hareket bir devinim yüzünü nereye dönsen bir tarih, kültür abidesi. Peygamberler şehri Urfa deyişi boşuna değil. Sadece İran'dan sadece Urfa'ya inanç turizmi için gelenler muhtemelen Türkiye'nin diğer illerine gelen toplam ziyaretçiden fazladır. Aslında Şanlıurfa'da daha fazla atak yapardı ama göç belini büküyor, ayağına pranga oluyor. Mevzua göçten girince ilerleyeyim bari. Ben oradayken Şanlıurfa Belediyesi'nin ev sahipliğinde, valilik, Harran Üniversitesi ve Sivil Toplum Kuruluşları bir araya gelerek "Göç ve Göçün Kadınlara Yönelik Olumsuz Etkileri"ni tartıştı. Benim o uzun konuşmalardan süzdüğüm damar başlıklar şöyle:
- Mevsimlik göç sosyal hizmet sunumunda zorluklar yaratıyor. - Özellikle de temel eğitim üzerinde negatif etkileri var. - Kız çocukların okullaşma oranlarını düşürüyor.
BOŞ YERE ÜZÜLME Etkinlikleri izlerken başıma gelene sinirleniyorum ama gazeteci Sedat Atilla teselli ediyor. Diyor ki; "Sen gelip geçicisin kaptan. Biz buradayız ve alıştık kesintilere". Sebebini soruyorum elbette. Trafolardaki arızalar nedeniyle oluyormuş ve kent merkezinde birçok semtte enerji kesintisi oluyormuş. Sık sık yaşanan bu kesintilerinden dolayı dükkanlarda ve evlerde bulunan elektronik cihazlar arızalanıyor.
YEREL MEDYADAN TÜYO Şanlıurfa'da her biri değerli pek çok meslektaşımız var. Bir araya geldiğimizde ağızlarını yokluyorum. Onların öne çıkardığı başlıca sorunlar içinde can yakıcı olan hasat çocukları. Soruyorum... - O da ne? - Her yıl bu mevsim gelince yüzlerce öğrenci, mercimek tarlalarında çalışmak üzere okullarından yaklaşık bir ay önce ayrılır. - Sahi mi? - Maalesef durum bu. Üstelik çoğu da kız. - Karne almalarına daha çok var ama... - Onlar karne de alamayacak. O sırada tarlada hasatta olacaklar. - Kent merkezinden mi bu çocuklar? - Merkezden de var ama daha ziyade Suruç, Viranşehir, Harran ve Akçakale'den... - Kaç para kazanırlar ki? - Günde 10 lira. Ancak bu kadar kazanabilirler ama çok önemli bu aileler için.
KORKUNÇ RAPOR Sonra ufak çaplı bir araştırma yapıyorum. Acaba kaç çocuk var böyle diye bakıyorum kayıtlara. Rakamlar, oranlar korkunç. İstatistiklere göre, bölge illerinde 12-14 yaş arası 87 bin çocuk tarım sektöründe çalışıyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde tarlada çalışan çocuk sayısının en fazla Şanlıurfa'da olduğuna dikkat çekiliyor. Kayıtlara göre, ilde bulunan 15 bin 206 kız çocuğunun hemen hepsi tarım sektöründe istihdam ediliyor. Bölgede çalışan erkek çocuk sayısı ise 11 bin 886. 12-14 yaş arası çocukların en çok istihdam edildiği sektörün tarım olduğu ifade ediliyor. Bu sektörde çalışan çocukların toplam sayısı 78 bin GAP'ın merkezi Şanlıurfa'da... Bu arada 748. İstatistiklere göre, tarım sektöründe çalışan çocuklarda yine kızlar önde. Tarımda 44 bin 410 kız çocuğu, 34 bin 338 erkek çocuğu hizmet veriyor. Gerçekten de korkunç değil mi?