Türkücü Mustafa Topaloğlu, imam nikahlı eşi Derya Yılmaz'ı kütükte kardeşi gibi gösterdiği haberleriyle ilgili ilk kez Takvim'e konuştu. Topaloğlu, "Eşim kendi rızasıyla soyadımı aldı. Kütüğümde kardeşim gibi gözükmesi mümkün değil" dedi.


Eşim kendi isteğiyle 'Topaloğlu' oldu

Mustafa Topaloğlu, imam nikahlı eşini kütüğüne aldırıp kardeşi gibi gösterdiğini yalanladı. Türkücü, 'Derya, soyadını kendi isteğiyle mahkeme yoluyla değiştirdi. Kardeşim olarak göstermedim' dedi....

Onun attığı her adım, söylediği her söz olay oluyor. Geçtiğimiz aylarda imam nikahlı eşi Derya Yılmaz'ın başını açması, ardından da Bülent Ersoy hakkındaki "Ona Bülent Hanım demem" sözleriyle gündeme gelen Topaloğlu, yine ilginç bir haberin başkahramanı oldu. Bu kez türkücünün eşine Topaloğlu soyadını vermek için Derya Yılmaz'ı kütükte kardeşi gibi gösterdiği iddia edildi. Bu haberi "Yalan" diye değerlendiren Mustafa Topaloğlu, suskunluğunu Takvim'e bozdu. İşte Mustafa Topaloğlu'nun birçok konudaki yorumları:

* Hakkımda çıkan son haber tamamen yanlış. Gazeteci arkadaş doğrusunu benden öğrenmeliydi. Derya Hanım, kendi kararıyla mahkemeye başvurup 'Yılmaz' olan soyadını 'Topaloğlu' olarak değiştirdi. Bu olaydan önce de anne ve babasının rızasını almıştır. Babamın nüfusuna geçmesi gibi bir durum sözkonusu değil. Derya Hanım, kütükte kardeşim olarak kesinlikle görünmüyor.

* Bireysel mutluluk çoğunluğu ilgilendirmiyorsa, toplumlar mutlu olamaz. Dünyayı yönetenlerin bu şuuru olmadığı için ekonomik kriz oluyor. Zalimce kazanılan para mutluluk getirmez. Hırslar dünyayı ekonomik açıdan sıkıntıya soktu.

* Hayvanların yaşantılarını iyi incelemek gerekiyor. Bir karınca diğer karıncılar için buğdayı sırtında taşıyıp onu yemeden yuvasına götürür. Aslan, karnı tokken yanından geçen bir hayvana dokunmaz. Arılar çalışır, çalışır hepsini bir araya getirir kışın birlikte yerler. Arılar kadar da mı olamıyoruz? Hangimiz hayvan, hangimiz insanız?

* Devlet yetkililerine; sanatçılarla bir araya gelmelerini söylüyorum. Rahmetli Özal bunu yapıyordu. Tüm dünyanın sevdiği bir şarkıya imza attım, bir kez Köşk'e çağrılmadım. Zaten önemli olan gitmek de değil, çağrılmak.

* İzmir'de fuar yapılıyordu. O zaman durumum iyiydi. Gökhan Güney ve Vahdet Vural fazla işe gitmiyorlardı. İbrahim Tatlıses'in menajeri Hasan Bora kadro hazırlıyordu. Beni kadroya yazmıştı. "Durumum iyi, bu arkadaşlarımızı kadroya al" dedim. Şimdi bakıyorum ki, sanatçılar hep kendi kazansın istiyor. Hep aynı isimler, aynı zurnayı çalıyor. Gözümüz yok ama adaletsiz paylaşım. Devletin en tepesinden en aşağıya kadar herkese "Allahın adamı" olarak bakılmalı.