Kamuoyunda 'çivici katil' diye bilinen Süleyman Aktaş'la görüşürken genel kültürüne hayran kalmıştım....
Manisa Akıl Hastanesi'nde değişik tarihlerde birkaç kez çekim yapmıştım. Özellikle de oraya son gidişimde olup biteni unutmam mümkün değil. Psikiyatri Uzmanı Başhekim İzzet Hamkaya ve çalışkan ekibi konuk etmişti beni. Son derece özgüvenli bir takım kurduklarından şeffaf, rahat, verimli bir çalışma yapmıştık onlarla. Hastanenin her bir yerine koşulsuzca girmemize, dolaşmamıza, herkesle rahatlıkla konuşmamıza olanak sağlamışlardı.
DELİ EKONOMİ Adli koğuş en ilgi çekici bölümlerinden biriydi hastanenin. Mesela kamuoyunun Çivici Katil' olarak kodladığı Süleyman Aktaş, ömür boyu burada kalmasına karar verildiği için hâlâ adli koğuşta tutuluyordu. Daha önce görüşmüş, saatlerce sohbet etmiştik Aktaş'la. Fenerbahçe'nin nasıl yönetildiğinden memleketin ekonomi, politikasına, güvenlik sorunlarından sağlık sistemine kadar gayet 'akıllı' uslu görüşleri vardı. Sordum: - Peki, ne yapılmalı ekonomiyi kurtarmak için? - Gelir-gider dengesi önemli. - Yani? - Tükettiğimiz ürettiğimizden, ithalat ihracattan fazla olursa düzelemeyiz. - Süleyman kardeş her konuda tutarlı konuşuyorsun ama akıl hastanesinde adli koğuşta yatıyorsun. - Evet, öyle maalesef. - Bu kadar akıllı bir insan neden gidip insanları hem de çivilerle öldürüyor? Bir an gözleri boşluğa daldı ve ağır ağır konuştu. - Emir aldım. - !!!!!!!! - Emir büyük yerden geldi. - Kim emretti, kim görev verdi ki? Yine kısa bir sessizliğin ardından devlet sırrı saklayan bir adam ifadesi yerleşti yüzüne. Ricadan çok emir gibi bir tonlamayla gürledi. - Beni zor durumda bırakmayın susun!..
KİMDİ BU ÇİVİCİ Sonra hakkında ne yazılıp çizildiyse okudum bu adamın. Bilgiler ilginçti ve şöyle diyordu; Asıl adı Süleyman Aktaş olan 'Çivici' katil yıllar önce Denizli Türkiye Elektrik Kurumu Müessese Müdürlüğü'nde hat işçiliği yapan bir teknisyendi. Ancak bir iş kazasında 31 bin 500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralandı. Hayata tutunmayı başarabilmişti ama o iş kazası beyninde büyük hasarlar yaratmıştı. 1986 yılında Antalya'da yolda yürümekte olan Nuri Keskin adındaki Başkomiseri nedensizce öldürdü. Mahkeme akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdi ve Süleyman Aktaş'ı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderdi. Burada 4,5 sene tedavi gören Aktaş, taburcu olduktan sonra Denizli'nin Bozkurt ilçesindeki Çambaşı köyüne döndü.
KÖYÜ MAHVETTİ Fakat o döndüğünde Çambaşı Köyü'nü hiç unutamayacakları bir felaket bekliyordu. Köye döndükten yıl sonra yani 1994'te, 4 komşusunu boğarak öldürmüştü. Ona 'Çivici katil' denmesinin nedeni ise öldürdüğü kurbanlarının kafalarının çeşitli yerlerine ve gözlerine çiviler çakmasıydı. Polisler onu sorguya çektiklerinde neden çivi çaktığını sordular ve "Çivi görünce dayanamıyordum, insanların kafalarına çakmak istiyordum hep" cevabını aldılar. Hatta bir keresinde "Bana cinayetleri işlemem için Turgut Özal emir verdi" demişti. Yakalandıktan sonra evinin alt katında yapılan aramalarda uçları özenle sivriltilmiş çiviler ve "kısa zamanda öldürülecekler"in yazıldığı bir liste bulmuşlardı.