Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda yoğundur. Ancak okulla birlikte uğraşları değişeceğinden ilgisi de azalır.
Çocuk okul döneminde önceki yılların cinsel dürtü ve fantazilerini unutur, düşüncelerini okuldaki etkinliklere çevirir ve aynı cinsten çocuklarla oynar. Çocuksu hayal kurmalar, fantazili oyunlar bırakılır, daha gerçekçi, gözlemci ve meraklı olur. Öğrenme sadece okulda değil, dışarıda da olur. Çocuk ruhsal dünyası ile artık gerçek yaşama girmeye hazır gibidir. Bu dönemde bütün toplumlarda çocuklar düzenli, tutarlı bir eğitim, öğrenim görür. Bunun yalnız okuma yazma biçiminde olması gerekmez. Çocuklar okuma ve yazma becerilerinin öğrenilmesiyle yeni bilgilere kapı açan pek çok beceri kazanır. Eğer çocuklar bu araçları kullanmaya özendirilir ve başarıları övülürse çocukta çalışkanlık ve başarma duygusu gelişecektir. Başarılı deneyimler, çocuğa çalışkanlık duygusu, yeterlilik ve hakimiyet duygusu verir. Bu dönemde çocuğun karşılaşabileceği tehlike, yetersizlik ve aşağılık duygusudur. Eğer çocuklardan çok az ya da çok fazla şey beklenirse ya da çocuklar çabalarından dolayı eleştirilirse bir aşağılık duygusu gelişir. Çünkü başarısızlık, yetersizlik ve aşağılık duygusu insanın hiç bir şey için iyi olmadığı fikrini verir. Aile yaşamı çocuğu okul yaşamına hazırlamada başarısız olduğunda ya da okul yaşamı daha önceki evrelerin vaat ettiği gelişimi sürdürmeyi başaramadığında, birçok çocuğun gelişimi kesintiye uğrar. Sorun, kötü çalışma alışkanlıkları, başarısızlık korkusuyla yarışmalardan kaçınmak ve daha sonraki gelişim görevleriyle başa çıkmada bir yetersizlik olacaktır. Bu dönemde bir başka tehlike çocuğun öğretileni olduğu gibi alması, bunların dışına çıkmaması ve sonunda öğrendiği bilgi ve teknolojinin kölesi olmasıdır. Böylece çocuk benliği daralır, özerk ve girişimci benlik gelişmesi kısıtlanır.