Keçiören Belediye Başkanlığı'nın ardından Ankara'nın 3 dönemdir belediye başkanlığı koltuğunda oturan Melih Gökçek "Nereli?". Gaziantepli baba ile Kosova göçmeni annenin, Ankaralı çocuğu. 1948'te Ankara'da, ilk belediye başkanlığı yaptığı Keçiören'de doğan Gökçek, 5 yaşına kadar Ankara'da yaşamış. Avukat babasının, memleketine dönmesiyle Gaziantepli yıllar başlamış. "Akay yokuşunda birkaç sene oturmuşuz, bilahare babam rahmetli avukat olduğu için memleketi Gaziantep'e gidince babamla 6 yaşındayken Gaziantep'e gittim. İlk, orta ve lise tahsilimi Gaziantep'te yaptım. Liseyi bitirdikten sonra doğum şehrim Ankara'ya gelmişim ve 12-13 senenin haricinde, 45-47 sene Ankara'da kalmışım" diyor Gökçek.
FB'Lİ FUTBOLCUNUN İSMİNİ ALMIŞ Küçük yaşlarda ayrıldığı Ankara'ya ilişkin en çok aklında kalan şey, babasıyla gittiği Ankaragücü maçları. Baba, spora düşkün. Oğluna, FB'nin o yıllarda meşhur futbolcusu Melih Kotanca'nın ismini verecek kadar. "Rahmetli babam beni maça götürürdü. Ankaragücü Stadı'na. Babam, Fenerbahçeli ve renklerinden dolayı da Ankaragüçlü'ydü. İkisi de sarı lacivertli ya... Babam benim adımı, rahmetli Melih Kotanca'dan, Fenerbahçeli Melih Kotanca'dan dolayı koymuş. Fenerbahçe'nin en meşhur futbolcusuymuş, aynı zamanda basketçiymiş, koşucuymuş. Benim babam da sporcuydu. Birincilikleri filan vardır."
MAÇ MI, TURŞU MU? Babayla gidilen maçlar keyifli, ancak maçtan keyifli olan bir şey var ki, hâlâ tadı aklına geldiğinde ağzı sulanabiliyor: "Ankaragücü Stadı'na gittiğimizde stadda bir turşucu vardı. Turşucu maçta gol atılınca turşuları sağa sola saçardı hatırlıyorum. Babama o turşudan aldırırdım. O turşu vazgeçilmezimdi. Maçtan daha çok turşu ilgimi çekerdi. Çok severdim. Çatal olurdu. Çatalı saplar, çıkartır verirdi. O turşunun tadına doyum olmazdı."
STADA GİRERKEN CIZBIZ SUCUK "Bir de stada girerken, cızbız sucuk yapılırdı. Bir de onu babama aldırmaktan acayip keyif alırdım. Şimdi bile dilim sulandı. Bir de turşu. O yaşta Ankara'da hatırladığım oydu." Küçük yaşlardan insanın aklında çok az şey kalıyor. Melih Gökçek'in de üzerinden 40 sene geçmesine rağmen unutamadığı bir olay var. "4-5 yaşındaydım, babam bana sarı bir araba almıştı, plastik, oyuncak araba. Tekerleri plastik olurdu ya ondan. Götürdüm, harıl harıl yanan sobanın üstüne koydum. Bir anda alev aldı. Yandı gitti, kokusu kaldı geride. Bende bir feryadı figan. Onu unutmadım. 5 yaşımda olmama rağmen, bugün gibi sobanın üzerinde yandığını hatırlıyorum." Anneanne ve dede Ankara'da olduğu için Gaziantepli yıllarda dahi her yaz Ankara'ya gelinmiş. En büyük keyif, anneyle Gençlik Parkı'na yapılan geziler. "11 sene boyunca her yaz 1-2 ay kalırdık. O tarihlerde en büyük keyfim, annemi ikna edip, cumartesi veya Pazar günü, Gençlik Parkı'na gitmek. Gençlik Parkı'nda, 3 zevkimiz vardı. Birincisi rahmetli Şişman'dan dondurma almak, lunaparka gidip çarpışan otolara binmek ve tam köşede bir çay bahçesi vardı. Orada semaverde çay içmek. Annemi duman ederdik oraya gitmek için. Sık sık oraya giderdik." O yıllarda en büyük keyfi Gençlik Parkı'na gitmek olan Gökçek, şimdi Gençlik Parkı'nı yeniden yapıyor. "Yine o keyifler olacak inşallah. Açacağız seçimden önce. 29 Ekim'e yetişmesini arzu ettik. Ama maalesef sıkıştırmalarımıza rağmen yetişmedi. Çok süratli gidiyor, ama 4 ayda bir parkı bitirmek çok zor. Belki tam seçimden önce. Seçim yasağı var ya son 10 gün açamazsınız biliyorsunuz. 11 gün kala açarım." O yıllarda insanların vakit geçirebileceği bir yer olan Gençlik Parkı'nın zaman içinde kimlik değiştirip, sarhoşların, serkeşlerin mekanı haline gelmesinden üzüntü duyuyor. Bu nedenle parkın tekrar "ailelerin dinlenmeye, hoş vakit geçirmeye gelecekleri bir mekan" halini almasını istiyor.