Taksim'de bir mağazada yerleri süpürerek başladığı noktadan, yarattığı Taji markasıyla New York plazalarına yükselen Taci Şeker "Hedefim Barack Obama'yı Amerikan başkanı olunca giydirmek" diyor....
New York Valisi George Pataki, gazeteci Hıncal Uluç, Uğur Dündar, İran Şahı'nın oğlu Rıza Pehlevi, işadamı Faruk Süren... Hepsi ve daha pek çok göz önündeki isim, imajını onun ellerine emanet ediyor, onun zevkine güveniyor. Gerçek adı Tacettin Şeker ama herkes ona Taci diyor. Bir azim, cesaret ve "sıfırdan zirveye" hikayesinin kahramanı... Başarı serüvenine Sivas'tan liseyi okumak için geldiği İstanbul'da, Beyoğlu'nda bir mağazada başlamış. Yerleri silerek başladığı mağazada satış elemanlığına yükselen Taci Şeker'in yükselişi bugün, yarattığı Taji markası sayesinde New York mağazasına kadar uzanıyor. Amerika plazalarında çalışan erkekleri giydiren Taci Şeker, Londra'da da mağaza açmaya hazırlanıyor. Yılın yarısını Amerika'da diğer yarısını da Türkiye, Londra ve İtalya arasında mekik dokuyarak geçiren Taci Şeker'in 6 binden fazla müşterisi bulunuyor...
'OBAMA JİLET GİBİ OLACAK' Kendi üretiminin yanısıra Pal Zileri gibi dünya markalarını da satan Taci Şeker, erkeklerin tabir-i caizse "jilet gibi" giyinmesinden yana. Giydirdiği erkekleri dikkat çekici ve şık bir görünüme kavuşturmayı hedefleyen Şeker, bu günlerde Amerika Başkanı Adayı Barack Obama'yı göz hapsine almış. Şeker'in en büyük hayali Obama'nın başkan, kendisinin de "Amerika Başkanı'nı giydiren Türk" olması. Bir elinde katalog ve kıyafetlerin bulunduğu valizi, diğer elinde mezurası ile erkekleri "jilet"e çeviren Şeker sadece Obama'yı değil İran'a dönme hayali kuran devrik İran Şahı'nın oğlu Rıza Pehlevi'yi de birgün İran Sarayı'nda giydirirse şaşırmayın.
ÇİÇEKLER İSTİKLAL'E TAŞTI
* Sıfırdan başladığınız anlatılıyor... Sıfır noktasında ne vardı? Senelerce Beyoğlu'nda bir mağazada çalıştım. Halı süpürerek, yer silerek başladık, öyle yetiştik. Orası da zamanın en popüler mağazasıydı, özel siparişle çalışan ilk yerlerden biridir. Yıllarca çalıştıktan sonra artık oraya sığamamaya başladım. Vizyonum, birikimim beni yeni şeyler yapmaya yöneltti. Kendi işimi kurdum. Beyoğlu'nda bir pasajın ikinci katındaydı. Oranın açılışı hayatımda dönüm noktası oldu. Çalıştığım yerde o kadar iyi bir çevre edinmişim ve insanlar, müşterilerim beni o kadar çok sevmiş ki gelen çiçekler tek sıra halinde sıraladığımızda İstiklal Caddesi'ne kadar taşıyordu. O günü hiç unutmam, rüyamdır ve hep öyle kalacak. 30 metrekare bir dükkandı vitrini yoktu vitrin bendim.
* Niye sizi tercih ediyorlar? İnsanlara sevgimi veriyorum. Sırf ürün değil saygı, sevgi, dürüstlük, iletişim... Hepsini verdiğin zaman tercih edilen kişi oluyorsun.
* Yurt dışına açılmak kolay oldu mu? Ününüz nasıl bu kadar yayıldı? O dönemde bavul elimizde Türkiye'de İstanbul'da, Ankara'da gitmediğimiz ofis kalmamıştı. Bu şekilde işlerimiz çok ilerledi. Amerika'da yaşayan işadamı Selim Tezman 2000'de İstanbul'a gelmişti. Amerika'nın en büyük bankalarından birinde çalışıyor. Bir sürü kıyafet aldı. Bankada herkes çok beğenmiş, müdürü çalışma arkadaşları nereden aldığını sormuşlar. Ben de tam o sıralar Amerika planları yapıyordum. Bavulumu hazırladım. Çok randevum yoktu ama çıkacağını umuyordum. Çünkü Amerika öyle bir yer ki bir şey tutulup sevilince devamı geliyor. Selim Tezman'la randevulaştık çalıştığı bankaya gittim. Toplantı odasında bütün modelleri açtım, gösterdim... 10-15 kişiden sipariş aldım. Erol Bıçakçı da yönledirdi. Kulaktan kulağa yayıldı... Dedim ki: "Burası benim yerim."