Lincoln, Baros, Arda ve Kewell'la G.Saray'ın gol rekoru kırabileceğini söyleyen Tanman, "Fakat defans sorunlarının aşılması şart" dedi... Yula ve Özdilek de "G.Saray'ın sonuca etki edecek daha fazla futbolcusu var" görüşünde birleşti.
* Galatasaray, 4 gollü galibiyet serisini Konya önünde de sürdürdü. Sizce Sarı-Kırmızılılar yavaş yavaş istenen düzeye geliyor mu? C.T.: Galatasaray sezon başını iyi değerlendirememişti. Bu nedenle ilk 5 haftadaki maçlarda Skibbe değişik taktik ve değişik oyuncuları denemek zorunda kaldı. Yavaş yavaş birşeyler netleşmeye, taşlar yerli yerine oturmaya başlıyor ama henüz tamamıyla oturdu demek mümkün değil. Ama bu ilk 5 hafta oynanan rakiplerin bazı denemeleri yapabilmek için müsait takımlar olması avantajdı. Bu takımlar sorunları olan ve Sarı-Kırmızılılar'ın sıkletinde olmayan ekiplerdi. Galatarasaray'ı çok fazla zorlamadılar. Bu G.Saray için büyük bir şans oldu. Yoksa bu sıkıntılı dönemi 11 puanla geçmesi zordu.
* Fenerbahçe, D.Kiev'le belki de sezonun en önemli maçını oynayacak. Sarı-Lacivertliler'in performansı, zorlu maç öncesi fazla umut verici görünmüyor. Siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? S.Y.: Ligdeki performansla bu akşamki maçın performansını bir potada eritmek bence doğru olmaz. Evet, çok önemli oyuncuların sakat olması elbete büyük bir handikap. Ama önemli olan sahadaki yanlışların düzeltilmesi. Aragones, şu anda elinde bulunana kadroyla oynatmaya çalıştığı sistemin yanlış olduğunu kabul etmeli. Sürekli Alex'in ve Guiza'nın ayaklarına bakılacaksa zaten sıkı markaj altında olan bu oyuncuların performansı düşünce bırakın gol atmayı beraberliğe bile dua eder hale gelineceğini bilmelidir. Şu anda eldeki malzemeyle Fenerbahçe'nin oynaması gereken 4-1-3-2'dir. Sezon başından beri bunu iddia ediyorum. Ama iddilarımıza yanıt almış değiliz. Maalesef kötü sonuçlar da ortada. Kan değişikliğine gitmek şart.
* Beşiktaş yine Büşükşehir Belediye engeline takıldı. Kaybedilen 2 puanın en önemli nedeni neydi? M.Ö.: Beşiktaş takımı bence büyük bir konsantrasyon eksikliği yaşadı. Rakibi çok ciddi almayan, oyun anlayışını karşı tarafa kabul ettiremeyen, golü erken bulmasına rağmen oyunu koparamayan bir Beşiktaş izledik. Burada özellikle sorgulanması gereken Tello'daki fiziksel ve zihinsel yorgunluğunun haftalardır devam etmesi. Delgado'nun maçın genelinde oyuna dahil olamayışı, Holosko'nun forvette başlayıp ikinci yarıda sağ kanada geçip etkinliğinden uzaklaşması, Beşiktaş'ı pozisyon üretmekte sıkıntıya soktu. Şu bir gerçek ki, Beşiktaş haftalardır rakiplerine vermediği pozisyonları Belediye maçında verdi. Belediye'nin de oyunun başından sonuna kadar maça asılışını, tekrar güvenlerini yakalayışlarını alkışlamak lazım. Bireysel anlamda Tjikuzu ve İbrahim Akın performanslarıyla öne çıkan oyunculardı. Ama Belediye gol sorununu çözmediği taktirde ilerleyen haftalarda bu sıkıntıdan çok da uzaklaşamayacağı görüntüsü verdi.
* F.Bahçe Alex'e, Beşiktaş ise Delgado'ya endeksli gibi duruyor. Oysa G.Saray'da Baros, Kewell, Arda, Lincoln gibi 4 yıldız var. En iyi kadronun G.Saray'da olduğuna katılıyor musunuz? S.Y.: G.Saray'ın sonuca etki edecek futbolcuları daha çok. Türkiye'de nasıl oynanması gerektiğini biliyorlar. Zayıf ekiplere karşı bu oyuncuların hepsini sahaya süreceksin. Çünkü 90 dakika boyunca 3-4 kere orta sahayı geçen ve sadece beraberliği düşünenlere karşı böyle oynamak normaldir. Ama Galatasaray aynı formatı Avrupa'da da düşünürse son yıllarda olduğu gibi ülkemize hep hüsranla dönecektir. Zaten dönüyorlar da... Bellinzona gibi 5. sınıf bir takımdan bir takımdan 3 gol yediler. Şampiyonlar Ligi ayarında bir takım çıkarsa kaç gol yiyeceğini varın siz tahmin edin. İşte Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki fark bu. Galatasaray ligde var olmayı seçerken, Fenerbahçe Avrupa'yı kovalamakta ısrar ediyor. Şampiyonlar Ligi'ndeki maçların provasını yapacağım diye geçen sene şampiyonluğu kaybetti, bu sene de puanları kaybediyor. Antep, Hacettepe ve Sivas yenilgilerinin Partizan, Porto ve Dinamo Kiev haftlarına denk gelmesi asla tesadüf değildir. Bu açıdan baktığımızda akşamki maçın daha olumlu geçeceğini söyleyebilirim. M.Ö.: Galatasaray'ın kadro zenginliği tartışılmaz. Kewell, Baros, Arda, Lincoln gibi maçları çevirecek bir çok oyuncuya sahipler. Yeni hocasıyla lige iyi başlayamamalarına karşın her hafta performanslarını artıran ve seyredenlere zevk veren bir Galatasaray takımını izliyoruz. Beşiktaş takımının genel yapısına baklıdığı zaman da Galatasaray kadar oyuncu zenginliğine sahip bir takımın karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.. Delgado'yu, Bobo'yu, Holosko'yu Serdar Ökzan'ı, Nobre'yi örnek olarak verebiliriz. Beiktaş'ın Delgado'yla bütünleşen bir yapısı olduğu tartışılmaz. Onun performansı Siyah-Beyazlılar için çok önemli. Bu zorlu ve uzun maratonda elindeki mevcut kadroyu iyi harmanlayan, iyi kullanan takım mutlu sonu ulaşacaktır. C.T.: Kesinlikle katılıyorum. Bu çok belirgin zaten. Galatasaray sakatları çok olmasına rağmen yine de yeterli kadroya sahip. Hatta hücumda fazlası bile var. Galatasaray'ın sorunu defansının ve orta sahasının uyumu. Bunu Konya maçının ikinci yarısında bir ölçüde sağlamayı başardı. Hasan Şaş geçici olarak sağ bek oynuyor. Bu bölgede mutlaka bir çözüm gerekli. Volkan'ın da solda temposunu artırması şart. Ayrıca Sarı-Kırmızılılar'ın önemli bir sıkıntısı da duran toplar. İyi kullanma potansiyeli var. Ama kullanamıyor. Rakiplerine karşı da bu toplardan sıkıntı yaşıyor.
* Milan Baros 3 maçta 6 gol attı. Bir çok kesim Çek yıldızın sezon sonuna kadar 25 gol atacağını söylüyor. Siz, Baros'un kaç gol atacağını düşünüyorsunuz? Baros çok iyi bir başlangıç yaptı. Galatasaray iyi olursa yani Lincoln, Arda Kewel iyi olursa Baros'un atacağı goller de artar. Öyle olduğu taktirde herhangi sakatlık olmazsa 25 golü geçmesi çok doğal. Sarı- Kırmızılılar'da golcü futbolcu çok fazla. Baros'la beraber Galatasaray bu yıl gol rekoru kırabilir. Ama yediği gollere de çozümü geciktirmemeli. Bir bütün olarak hem ofansı hem defansı aksatmamalı.
* Sezona müthiş bir giriş yapan Beşiktaş'ın lideri olan Delgado'da büyük bir düşüş gözleniyor. Bu düşüşü neye bağlıyorsunuz? M.Ö.: Beşiktaş takımı özellikle geçen hafta oynadığı Antep maçından sonra medyada neredeyse şampiyon ilan edildi. Buna bir de hafta arasında hocanın, menajerin başarıyla ilgili mesajları eklenince Beşiktaş takımının genel yapısında aşırı güvenden dolayı kaynaklanan sıkıntıları Belediye maçında gördük. Bu seneki Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan en önemli gücün birlikte oynamaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Buna bir de bireysel anlamda etkili oyuncuların performansı eklenince Belediyespor maçına kadar Beşiktaş oynadığı maçlarda oyunu kendi lehine çevirebildi. Ertuğrul Sağlam'ın daha ideal kadroyu yakalayamaması ve zorunluluklar nedeniyle değişikliklere gitmesi Beşiktaş'ı sıkıntıya sokuyor. Önde Bobo ve Holosko oynadığı zaman bu oyuncuların hareketliliğinden Delgado'nun oyunsal zenginliği de artıyor. Her şeye karşın Delgado'da çok da düşüş olduğuna inanmıyorum. Taktiksel anlamda oyuncu tercihlerinde futbolun aynı dilini konuştuğu oyuncularla zaman zaman saha içinde birlikte olamayışı muhakkak ki performansını etkiliyordur. (Buna örnek: Bobo'nun kulubede oturuşu, Holosko'nun önde başlayıp ikinci yarı kenar çizgiye atılması ve Tello'daki düşüş) Ama Delgado'nun fizikle anlamda bir düşüş yaşamadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Oyunun genelinde bölüm bölüm değil tamamında etkinkliğini çoğaltabilirse performansı da daha yukarılara çıkacaktır.