Çocukların belli bir algılama ve uygulama yetenekleri vardır. Fazlasını beklemek çocuğa olumsuz etki yapar.
Anne-baba çocuktan en iyisini bekler, kendisinin gerçekleştiremeklerini çocuklarının gerçekleştirmesini ister. Çocuklarını oldukları gibi kabul etmezler, kural ve kalıpları vardır. Çocuklarda bu kurallara uymak zorundadır. Çocuklardan aşırı din ahlak ve toplum kurallarına uymalarını beklerler. Kendi çocuklarına bütün çocukça davranışlar yasaklanmıştır. Arkadaş seçimi bile aileye aittir. Çocuk kurallara uymadığı zaman ise katı ve sert şekilde cezalandırılır. Çocuklarından aşırı titizlik ve temizlik bekler. Çocuklarını olduğu gibi kabullenmez, onun mükemmel ölçülere göre davranmasını isterler. Hem bilgi yönünden iyi yetişmiş olmasını, hem de bedensel yönden de mükemmel olmasını isterler. Zihinsel yönden gelişmesi için özel eğitim uygularlar, bedensel yönden gelişmesi için de özel diyetlere tabi tutar ve ağır beden hareketleri yaptırırlar. Çocuğun başarı için yeteneği varsa, herhangi bir sorun çıkmayabilir. Fakat çoğu kez çocuk, ana babanın beklentilerini karşılama gücüne sahip değildir. Orta bir notu iyi bir nota çıkarabildiğinde dahi niçin pekiyi olmadığı sorulur. Gösterdiği çabaya karşın bir türlü ana-babanın onayını kazanamayan ve onların istediği düzeye ulaşamayan çocuk, giderek kendi gözünde de değersizleşir. Anne babanın isteklerinin aşırılığı karşısında sürekli olarak başarısızlığa uğrayan çocuk, giderek "Nasıl olsa yapamıyorum, öyleyse neden deneyeyim" duygusunu geliştirmeye başlar. Dört dörtlük insan projesi çocuğa çizilerek "İşte sen böyle olmalısın" denilir. Beklentiler çocuğun kapasitesinin üstündedir ve devamlı onların istedikleri kalıba uymak zorundadır.