Doğa Derneği Genel Müdürü Güven'e göre Tuz Gölü'nü yok eden tarihsel süreç şöyle gelişti....
"Geçtiğimiz 30 yılda devlet Çumra'da sulu tarımı teşvik etti. Bir yandan Beyşehir'den su taşınırken, diğer yandan suyun göllere gitmesini engelleyen sulama barajları yapıldı. Ekilecek ürün olarak da bölgede yetişen ancak aşırı su tüketen şeker pancarı, mısır, yonca ve kiraz gibi suyu çok seven bitkiler seçildi. Bu bitkiler üzerinden dev bir sektör oluşturuldu ve sonuçta Konya Ovası pancara ve diğer su seven bitkilere bağımlı hale geldi. Bir süre sonra yer üstü suları yetersiz gelmeye başlayınca çiftçi kuyular açarak yeraltı sularını kullanmaya başladı. Yeraltı kuyularının sayısı on binleri buldu. On beş yirmi yıl kadar her şey yolunda gibi gözüktü ama sonra çark tersine dönmeye başladı. Suyun barajlarda tutulması, ilkel sulama teknikleri ile oluşan israf ve seçilen ürünlerin aşırı su tutması nedeniyle su kaynakları, ulaşması gereken yerlere, yani göllere varamadı. Varsa da zaten pek çok yerde drenaj kanalları suyu göl tabanından uzaklaştırıyordu. Göllerin diğer ana beslenme kaynağı olan yeraltı suları da kuyulardan çekildiği için Ereğli, Hotamış, Yarma, Eşmekaya ve hatta Tuz Gölü gibi Konya'nın eşsiz sulak alanları birer ikişer kurudu."